Sevgili Okuyucularım;

       Kuranın kutsallığı İslamiyet’in tartışılmaz temel ilkesini oluşturmaktadır. Günümüzde yaşadıklarımıza bakılırsa ayrıcalıklar üzerinden, geçmişi bu günü iyi tahlil etmemiz ve düşünmemiz gerekiyor. Neden? Kuran ismine ırkçı dedikleri, ırkçılık kisvesine şahıslar bürünerek insanlığın kutsal saydığı inançlara saldırılar düzenlemektedirler? Bu tür saldırılar yeni olmamakla birlikte İslam karşıtlarının Provokasyon olaylarda karşımıza çıktığı, İslamiyet’in kuruluşundan günümüze kadar ulaşmaktadır.  

    İslam karşıtı, Salman Rüşdi’nin  “Şeytan Ayetleri” hafızlardan silinemedi. Salman Rüşdi Kitabının bir bölümünde, İslam peygamberi Muhammed AS.  için  “şeytanın kendisini aldatarak ayet yazdırdığını” belirtmişti ve Salman Rüşdü’nün kitabının kopyaları,1989 Yılında İngiltere'nin Bradford kentindeki meydanda yakılmıştı. Müslüman dünyasında büyük bir protestolu öfke dalgasına neden olmuştu. Kuran karşıtı bu Kitap, ABD'de de büyük ilgi görmüştü. Bazı yazarlar kitapla ilgili karşı fikirlerini belirterek Konferanslar ve oturumlar düzenlediler.  Bazı, Müslüman ülkelerinde ABD'ye yönelik nefret protestoları yaptılar. İran lokomotif ülke konumundaydı,Pakistan'ın İslamabad kentinde kızgın göstericiler Amerikan Kültür Merkezi'ne saldırdılar. Avrupa ülkelerinde de kitaba yönelik protestolar düzenlendi. İran, İngiltere ile kitabın yayınlanmasından sonra yaklaşık 2 yıl boyunca resmi diplomatik ilişkilerini askıya aldı. Salman Rüşdi'ye Avrupa topluluklarından destek artıyordu. Kendilerini entelektüel sayan Avrupa toplumunda bazı yazarlar topladıkları imzalarla Salman Rüşdi'nin 'ifade özgürlüğü' hakkını savunuyorlardı. Birleşik Arap emirlikleri tepkisini yalnızca, Dış işleri bakanlığı sözcüsüne açıklama yaptırarak, ilişkilerde sesiz kalmayı tercih ediyordu.

    İran Lideri Humeyni, Salman Rüşdü için ölüm fermanı yayınlamıştı. 1988 yılında Salman Rüşdü’ye (Şeytan Ayetleri) ile 1988 Whitbread ödülü kazandırıldı. Müslümanlığa hakaret ettiği gerekçesiyle kitap Hindistan ve Güney Afrika'da yasaklanmıştı.

     İran’ın sert tutumu, İran Lideri Humeyni’nin Haziran 1989'da ölümüne kadar sürdü.  Salman Rüşdi Humeyni’nin ölümünden sonra olayları yatıştırmak için ılımlı bir makale kaleme aldı ancak Nükleer anlaşma gündeme gelince İran öfkesini azaltmaya başladı. Salman Rüşdi, ABD'de saldırıya uğrayınca, gündeme Hint asıllı Britanyalı yazar ve romancı, Şeytan Ayetleri'nin yazarı Salman Rüşdi’nin yaralanması olayı ön plana taşınmıştı. Salman Rüşdi New York'ta bir konferans vermek üzereyken bıçaklı saldırıya uğramış, Hadi Matar isimli saldırgan gözaltına alınmıştı. Bu tür saldırı olayları asla tasvip edilemez. Özellikle de, Kutsal değerlere yapılan saldırıların  mensubu bulunduğu ülkelerin yasaları ve güvenlik güçleri asla ve asla müsaade etmemelidir. Bu tür Provokatör olaylar, bir bakıyorsun, ABD, İngiltere, Fransa bazen de Almanya, İsveç’te yaşanmaktadır. Emperyalist güçler mevsimsel değişiklilerle rollerini farklı zamanda, farklı yerlerde aynı amaç için kullanıyorlar.

     Danimarka'daki STRAM KURS(Sıkı Yön Partisi) Lideri aşırı sağcı Rasmus Paludan'ın İsveç'in başkenti Stokholm'de Kur'a-ı Kerim’i yeniden yakmasının ardından, yeniden bir İslam karşıtlığı Provokasyon olayı tekrarlanıyordu.  İsveç'te aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuranı yakma eylemini tekrarlayarak. Kuran’ı yakıyor.  Türkiye Büyükelçiliği önünde, Türkiye’yi hedef gösteriliyor. Türkiye anında, Kuran’ın yakılmasına haklı tepkisini gösterdi, bu durum, “ İsveç’in Üçlü Ahitname’yle verdiği taahhütlerin açık bir şekilde ihlaliydi. 

   Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konumunu, 28 NATO üyesi İsveç ve Finlandiya'nın kabulünü onayladı. Türkiye ve Macaristan bunu onaylamadı. Macaristan bunu Şubat ayı başında onaylaya bileceğini belirtmişti. Bu koşulların yumuşatılması beklenirken, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik koşullarına uygunluğu tasvip edilmez boyuta taşınmış oldu.  İsveç Kuran’ın, PKK/PYD terör örgütü mensuplarının eylemleri ve Minyatür maket kuklanın, PKK/PYD tarafından çirkin gösterilerde yakılması, Göstericilerin Polis engelini aşarak konsolosluğun girişindeki panoyu kırmasına  gösterdiği müsamaha ve korumaya çalıştıkları eylem yapanların içerisinde üçlü anlaşma gereği iade edilmesi gereken aranan kişilerinde olması İsveç’i söz  akıt acizliğine taşımıştır.

Türkiye’nin karalı tutumu ve İRAN, Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Pakistan tepki göstermeye başlayınca, İsveç de ülkesinde yaşanan skandal olaya tepki göstermeye başladı. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson sosyal medya hesabından "İfade özgürlüğü demokrasinin temel bir parçasıdır. Ancak bir şeyin yasal olması mutlaka uygun olduğu anlamına gelmez. Pek çok insan için kutsal olan bir kitabı yakmak son derece saygısız bir davranıştır." diyor.

      Dışişleri Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamada, "Ülkemizin tüm uyarılarına rağmen, İsveç'te bugün (21 Ocak) kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'e karşı yapılan aşağılık saldırıyı en güçlü şekilde lanetliyoruz. Müslümanları hedef gösteren ve kutsal değerlerimize hakaret eden bu İslam düşmanı Provokatör eyleme ifade özgürlüğü adı altında izin verilmesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Çünkü bu bir nefret suçudur." diye ifade ederek, İsveç makamlarına çağrı yapan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması şöyle devam ediyor: "Bu aşağılık eylem aynı zamanda İslam düşmanlığının, ırkçı ve ayrımcı akımların Avrupa'da ulaştığı kaygı verici seviyenin de bir başka göstergesidir. İsveç makamlarını bu nefret suçunun failleri hakkında gerekli işlemleri yapmaya çağırıyoruz” diyor. Özellikle Türkiye, Finlandiya ve İsveç'ten, 2016'daki darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı PKK/PYD ve Fetullah Gülen Hareketi üyelerine karşı sert önlemler almasını ve suçluların iade edilmesini bekliyor olması. Bu durumlar Türkiye’nin tüm İslam ülkelerini ve uluslararası kuruluşları İslam düşmanlığına karşı dayanışma halinde somut tedbirler almaya çağrısı haklı talebidir.

    Provokatör hareketlerin perdesini araladığımızda karşımıza; Türkiye’nin, 2021 yılında ABD'den 40 adet F-16 uçağı ve yaklaşık 80 adet modernizasyon ünitesi için resmi başvuruda bulunması. Biden yönetimi yetkilileri, satışın Kongre tarafından onaylanması şartıyla destekleyebileceklerini belirtmeleri. Wall Street Journal'ın geçen hafta bildirdiğine göre, yönetim 20 milyar dolarlık satışın onaylanması için Kongre'ye danışacaklarını belirtiyorlar. Wilson Center'ın Ortadoğu Programı Başkanı James Jeffrey, Kongre'den gelecek herhangi bir desteğin, NATO üyesi Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine askeri müdahaleye değil, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılımını engellemedeki durumuna bağlı olacağını söylüyor.

    Durum anlaşılıyor, Türkiye’nin güçlenmesi ve savunma gereçlerinin alınmasını engellemek için dış güçlerin tezgahları ile karşı karşıya kalınmaktadır.

      Sağlıklı yaşayın sağlıcakla kalın.

   

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel