İzlenen ekonomik politikalar, ülkemizin müteşebbislerini ve girişimcilerini ciddi biçimde tedirgin etmiştir.
Girdi maliyetlerinin olağanüstü şekilde artması, üretim sektörünü zor durumda bırakmış; birçok orta ölçekli ve küçük sanayici konkordato ilan etme noktasına gelmiş, bir kısmı ise iflasın eşiğine kadar sürüklenmiştir.
Sorunun kökenine baktığımızda, artan vergi oranları, işletmelere kesilen yüksek cezalar ve belirsiz ekonomik düzenlemeler, dünya ile rekabet gücümüzü zayıflatmıştır.
Ekonomiyi yönetenlerin hâlâ, bazı dönemlerde ekonominin “kendi doğal dengesi içinde” bırakılması gerektiğini fark edemedikleri anlaşılıyor. 2026 yılı için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Torba Yasa Teklifi ise, mevcut gidişata bakıldığında, girişimci ve üretici kesimin lehine değil aleyhine sonuçlar doğuracak gibi görünüyor.
Emeklilerimiz…
Ne yazık ki 2026 yılı, emeklilerimiz için de kolay bir yıl olmayacak gibi.
Şimdiden belirlenen zam oranlarına bakıldığında, 2026’nın 2025’ten daha iyi olmayacağı açıkça görülüyor. Artan yaşam maliyetleri karşısında emeklilerimizin alım gücü hızla düşmekte, temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanmaktadırlar.
Kredi Kartı Krizi Kapıda
Toplumun neredeyse her kesimi borç yükü altında. Kredi kartı borçları patlama noktasına ulaşmış durumda.
Bu gidişata bir acil çözüm getirilmezse, icra daireleri ve avukatlık bürolarındaki iş yükü hızla artacak, bu da hem bireyleri hem de toplumsal huzuru derinden sarsacaktır. Bu mesele, ekonomi yönetiminin öncelikli gündemi haline gelmelidir.
Asgari Ücret Gerçeği
Asgari ücretin yüzde 30’un altına düşürülmesi olasılığı, milyonlarca çalışanı daha da zor durumda bırakacaktır.
Zaten yüksek enflasyon, artan kiralar ve temel gıda fiyatları altında ezilen asgari ücretliler için bu, adeta “geçim krizi” anlamına gelecektir.
Ülkemizin üretim gücü, tüketim dengesi ve sosyal huzuru, dar gelirli kesimin nefes alabilmesine doğrudan bağlıdır.
⸻
Bizden söylemesi…
Ekonomiyi rakamlardan ibaret görmek büyük bir hatadır. Rakamların ardında insan vardır, emek vardır, hayat mücadelesi vardır. Gerçek refah, yalnızca büyüme oranlarında değil, vatandaşın mutfağında, işletmelerin üretim hattında ve toplumun huzurunda ölçülür.