Türkiye’de siyasal yaşamda özgürlükçü felsefenin giderek daha fazla hissedildiği görülüyor. Ancak bu anlayış ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda kalıcı bir biçimde hayata geçirilebilmiş değil. Gerçek anlamda bireyin güven, adalet, mutluluk ve kendini özgürce ifade etme hakkını merkeze alan; samimiyetle özgürlükçü demokrasiyi savunan bir siyasi hareketin eksikliği hâlâ hissedilmektedir.

Türk siyasi tarihinde bugüne kadar özgürlükçü demokrasi adına atıldığı söylenen adımların çoğu, özünden çok oy toplamaya yönelik popülist uygulamalar olmuştur. Bu nedenle, toplumun ihtiyaç duyduğu boşluk hâlâ doldurulamamıştır.

Bugün yaşanan siyasi tartışmalara bakıldığında, partiler arasındaki çekişmelerin büyük ölçüde sistemin yapısal sorunlarından kaynaklandığı görülüyor. Verilen sözlerin tutulmadığı, eleştirilerin ise daha çok birbirini suçlama niteliği taşıdığına tanık oluyoruz. Bu anlayışla yol alınamayacağı açıktır.

Yerelde “Ben yapmak istiyorum ama merkezi iktidar izin vermiyor” gerekçesi öne sürülürken, merkezde ise “Biz kendi yerelimize nasıl davranıyorsak muhalefete de öyle davranıyoruz” söylemiyle zaman geçirilmektedir. Oysa iktidara gelmeden önce verilen sözlerin daha dikkatle ölçülüp biçilmesi gerekmez mi?

Türkiye, demokratikleşme sürecini tamamlayamadığı için sancı yaşamaktadır. Tam anlamıyla demokrat bir ülke olduğumuz gün; ekonomi, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, iç ve dış politika ile yerel yönetimlerde güçleneceğimiz ve çok daha ileri bir ülke olacağımız kesindir. Herkes bu gerçeği biliyor; ama gereğini yapmıyor.

Neden acaba?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel