Ne yazık ki siyasi partiler yasasının hala 12 Eylül kalıntısı olması, seçim yasalarının da aynı dönemin ürünü olarak geçerliliğini koruması insanımızı derinden üzmektedir. Demokratikleşmemiz önünde en büyük engel teşkil eden bu iki yasa yapılacak Anayasa değişikliği ile birlikte ele alınmalı ve en demokratik yöntemler tartışılarak hayata geçmesi için gereken yasal düzenlemeler derhal yapılmalıdır. Bunun kimselere zarar zararı olmayacaktır tam aksi büyük getirileri olacaktır. Siyaset kurumlarına müthiş bir dinamizm  getirecek ve alabildiğine rekabet ortamı doğuracaktır. Bu rekabet ortamı daha çok demokrasiyi beraberinde getirecek ve ülkemizin özlemini duyduğu tam demokrasi ile kucaklaşmasını sağlayacaktır.

Siyasi partiler yasasının nasıl olmalıdır konusunu kaleme almıştım...

Şimdi seçim yasaları nasıl olmalıdır, sorusuna yanıt aramaya çalışalım...

Bugün uygulanan seçim sistemi ne yazık ki temsilde adaleti hiç mi hiç temsil etmiyor. Temsilde adaleti sağlamak için neleri yapabilirizi ivedilikle tartışmaya açmamız ve tüm toplum katmanlarının STK’ların görüşlerini alarak bir senteze ulaşmamız gerekmektedir.

Örneğin son günlerde sık sık gündeme getirilen daraltılmış bölge sistemi bugün uyguladığımız sistemden çok daha demokrat çoğulcu ve katılımcı bir sistem olduğunu göz ardı etmemiz mümkün değildir. Ancak daraltılmış bölge sistemi yerine bana göre iki turlu dar bölge seçim sistemini  tartışmamız gerektiği inancını taşıyorum. Bana göre en demokratik sistem ülkemiz açısından budur...

Örneğin; yine adaylar siyasi partilerce belirlenecek, ancak bugünkü yöntemlerle değil. Gerçek anlamda bir üyelik yapılanması yapılarak tüm üyelerin katılacağı bir ön seçimle seçilerek halkın huzuruna çıkarılmalıdır. Bugün ki gibi atama yöntemiyle değil. Ön seçimden çıkan adaylar halka kendilerini anlatacaklar ve halktan oy isteyecekler  Örneğin Manisa on Milletvekili çıkarıyor diyelim. Manisa’yı on bölgeye ayıracağız. Salihli, Akhisar,, şehzadeler gibi büyük ilçeler birer milletvekili çıkarabilecek nüfusa sahip olduğunu var sayarsak Yunusemre ilçesi de en büyük nüfus yoğunluğuna sahip 2 vekil de oradan belirlenir. Diğer ilçeler Soma, Kırkağaç  bir vekil Alaşehir, Sarıgöl bir vekil gibi tamamen dar bölge ve o bölgeden çıkan adayların en büyük avantajı o yöre halkı tarafından yakinen tanınıyor olması ve de o halk Siyasi partilerden çok kendini temsil edebilecek bir adayın kendilerince gönül rahatlığı ile seçilmesini sağlayacaktır.

Seçim ilk turda bir adayın yüzde 50+1 alması durumunda ikinci tura gidilmeyecektir. Ancak en yüksek oy alan aday yüzde 49 aldığını varsayalım o zaman en çok oy alan iki aday örneğin A partisi adayı yüzde 49, B partisi adayı yüzde 25 aldığını düşünürsek hemen seçim sonrası belirlenecek kısa bir zaman sürecinde ikinci tur seçimlere geçilecek ve bu iki aday bu seçime katılabilecektir. Diğer siyasi parti adayları bir ve ikinci sıraya gelemedikleri için elenmiş olacaktır. İkinci tura katılan iki aday o elenen siyasi partilerin mensuplarına da gidebilecek ve onlardan oy isteyebileceklerdir. Böylece siyaset dünyamıza da önemli bir yumuşama gelecektir. İkinci turda 50+1’i alan parlamentoda o bölgeyi temsilen TBMM ne gidecektir. İşte o vekil o bölgenin vekili olacaktır. Bölge sorunları ile çok daha yakından ilgilenecektir diğer partililere  de eşit mesafede olmak zorunda kalacaktır ve o birisinin değil,halkın gerçek temsilcisi olacaktır. Bundan neden korkulduğunu çok iyi anlıyorum.

Sorun, demokrasiye ve insanımıza olan güvenimizi algılamaktan geçmektedir.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel