Çok partili parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetler birliği doğurduğu ve her zaman parlamento çoğunluğu sağlanamadığı koalisyonlara ve dolayısıyla istikrarsız bir yapı oluşturduğu gerçeğinden hareketle Başkanlık sistemine geçmek bir kurtuluş yolu olarak yıllardır tartışılıyor.
Şimdi ise Başkanlık sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı sistemi getiriliyor. Adı ne olursa olsun bu bir başkanlık sistemidir.

ABD Başkanlık sistemi ile az da olsa benzeşmektedir. Ancak seçilecek Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olması kuvvetler ayrılığı prensibinin nasıl sağlanacağı konusunda kafalarda soru işaretleri oluşmaktadır.

Örneğin Siyasi Partiler yasası bugün ki gibi olursa bu kuvvetleri birbirinden ayırmak imkansız hale geleceği kesindir. Çünkü seçilecek Cumhurbaşkanı yürütmenin başında olacağı ve bakanlar kurulunu parlamento dışından ataması çok fazla bir şey ifade etmez. Genel Başkan'ı olduğu siyasi partinin seçilecek milletvekillerini kendisi ve kurmayları seçecek olursa işte o zaman büyük bir zafiyet doğabilir düşüncesindeyim.

Aslında en doğrusu Cumhurbaşkanı'nın aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olmaması idi ama böyle olmuşsa ivedilikle Siyasi partiler ve seçim yasalarının derhal ele alınarak yeniden dizayn edilmesi ve tam demokratik bir konuma getirilmesi gerekmektedir.

Şöyle ki, siyasi partiler yasası üyelik yapılanmasından ilçe, il kongrelerine Genel Başkan seçimlerinden Milletvekili adaylarının belirlenmesinde tam demokrat yöntemler getirilmelidir. Halka güvenen siyasiler tabanına da güvenmek zorundadır.

Yasa nasıl olmalıdır.

Öncelikle üyeler yargı denetiminde oluşmalıdır. Üye olacak kişiler ilçe seçim kurullarına müracaat ederek orada kendilerine verilecek bir formu doldurarak istedikleri partiye kayıt yaptırabilmelidirler. Bu formlar her 15 günde bir ilgili siyasi partilere gönderilmeli ve o üyeleri ilçe başkanlıkları üye kayıt defterine zorunlu olarak yazmalıdır. Bu üyelerle kongreler yapılmalıdır. Delege sistemi kaldırımalı, tüm üyelerin katılımı ile hakim huzurunda yapılacak seçimlerle ilçe yöneticileri ve ilçe başkanları çarşaf listelerle seçilmelidir. Genel başkanlar da her il de ayrı ayrı seçilerek belirlenmelidir. Genel Merkezlere yasal olarak sadece yüzde 10 tanınmalıdır.

Milletvekilleri iki turlu dar bölge seçim sistemiyle seçilmeli yöresinde tanınmış geçmişinde kalabalık ve başarılı organizasyonlar yapanlar girecekleri dar bölge seçimlerinde ilk turda yüzde 51 alan aday olursa ikinci tura gerek kalmadan milletvekili olarak TBMM e gitmelidir. Yüzde 50'nin altında oy alınmışsa en çok oy alan iki aday ikinci tur seçimlerine girmelidir. Bu turda yüzde 51 'i alan meclise gider. Bu yöntem siyasette önemli bir yumuşama getireceği de kesindir. Örneğin A partisi adayı yüzde 49 oy aldığını varsayalım, B partisi adayı da yüzde 25 aldığını düşünelim. Kaybeden partiler de ikinci tur seçimlerine seçmen olarak katılacağından en çok oy alan iki aday diğer parti seçmenleri ile de sıkı temasa geçmek zorunda kalacaklardır. Belki de yüzde 25 oy alan aday ikinci tur da yüzde 51'i alarak parlamentoya gidebilecektir. Hem milletvekilleri güçlenecek hem de demokratik yöntem uygulanacak. Hem de kuvvetler ayrılığı prensibi sağlanmış olacaktır...                                                                                   
Millete güvenenler,                                                                                                                                           tabanlarına da güvenmek zorundadırlar.                 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel