Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğimizin 10.İstişare ve Değerlendime Toplantısı Trabzon’da düzenlendi. Burada yapılan Dilde Birlik Çalıştayı sonrası moderatör hocamıza bir önerim oldu. Türkçe konusunda gerek basında, gerekse toplumun diğer kesimlerinde ve tabelalardaki yanlışlıkları takip edip gerekli tepkiyi vermek ve duyarlılık sağlamak için bir Türkçe İzleme Kurulu (TİK) önerim oldu. Nasıl RTÜK var ise TİK da olmalı.
Son yıllarda sokaklarda sıkça karşımıza çıkan İngilizce ya da Fransızca yazılı tişörtler, birçok kişi için sadece bir moda unsuru gibi görünüyor. Ancak bu kıyafetlerin üzerindeki kelimeler, çoğu zaman farkında bile olmadığımız anlamlar taşıyor. Çoğu kimse üzerindeki giysi üzerindeki yazının ne anlama geldiğini bilmiyor. Sadece moda diye alıp bilinçsizce giyiyor. İnsan dönüp aynaya bakmaz mı? Yabancı dil bilgisi yoksa bile bir bilene sormaz mı?
Sokaklarda dolaşırken rastladığımız tabelaları ve bazı reklamları anlamadığımız gibi bu tişörtlerin üzerindeki yazıları da maalesef anlamadan üzerimizde taşıyoruz.
Kimi zaman isyan, şiddet veya hakaret içeren ifadeler, üzerimizde taşınan birer “süs” gibi görünse de aslında toplumsal değerlerimize sessizce zarar verebiliyor. Düşünsenize, tişörtünüzde “Çılgın bir serseriyim!” yazıyor ama siz bunun farkında bile değilsiniz. Bu durum sadece bir giyim tercihi değil, aynı zamanda farkında olmadan verilen bir mesajdır.
Milli, dini ve manevi değerlerimizle alay eden, çökertmeye çalışan çok daha vahim yazılar, baskılar ve resimler ile karşılaşıyoruz.
Uzmanlar, yabancı dilde yazılı giysilerin bilinçsizce kullanılmasının kimlik karmaşası ve kültürel yozlaşmaya neden olabileceğini belirtiyor.
Üstelik bu tişörtlerin çoğu ülkemizde imal edilmektedir. Türk tekstil sektörü dünya çapında söz sahibi bir ülke konumundayken bu tür giysilerin üzerine yerli ve milli resimler yazılar ve karakterler işlemek varken ne diye bilmediğimiz yazıları anlamını bilmediğimiz figürleri ve benzeri şekilleri yaparak satışa sunarlar anlamış değilim.
Kıyafet, yalnızca vücudu örten bir parça değildir; kişiliğimizi, duruşumuzu ve değerlerimizi yansıtır. Bu yüzden anlamını bilmediğimiz ifadeleri taşımak, farkında olmadan başka kültürlerin mesajlarını yaymak anlamına gelebilir.
Toplum olarak bu konuda duyarlı olmalı, çocuklarımıza ve gençlerimize bilinçli giyinmenin önemini anlatmalıyız. Üzerimizde taşıdığımız her kelime bir mesajdır. Bu mesaj, ister bir markayı, ister bir düşünceyi, ister bir kültürü temsil etsin — önemli olan bizim onu anlayarak ve isteyerek taşımamızdır.
Sonuç olarak, üzerimizde taşıdığımız kelimeler ve semboller sadece bir süs değil, kimliğimizin ve düşüncelerimizin yansımasıdır. Modanın peşinden giderken, kendi değerlerimizi ve kimliğimizi unutmamalı; anlamını bilmediğimiz mesajların “gönüllü taşıyıcısı” olmamalıyız. Kısacası, modaya uyalım ama kimliğimizi unutmayalım.
Yabancı dildeki tişörtler masum görünse de, farkında olmadan taşıdığımız mesajlar kimliğimizi gölgeliyor.
Üzerimizde ne yazdığını bilmeden dolaşmak, başkalarının mesajlarını taşımak demektir. Unutmayalım: Her kelime bir duruş, her seçim bir kimliktir. Bana ne diyerek geçip gitmek yerine neden böyle diye sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizimki Türkçe sevdası!
Dr. Muzaffer Yurttaş
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği
Manisa Şube Başkanı




