Nazizm, Faşizm,Bolşevizm, yani Hitler, Musolini, Lenin ve Stalin hangi sistemler ertesi geldi?

Cevap: Hepsi Parlamenter Sistemler ertesi.

Bir ülkede olgular yerine masallar tartışılıyorsa neyin tartışıldığını anlamak mümkün değildir. O tartışmayı da bitirmeniz mümkün değildir. parlamenter sistemin ''lider sultası''z olamayacağı ve Başkanlık Sisteminin ''Diktatör yaratma''yacağı, bazı mantık argümanlarıyla ispatlanmalıdır ve ispatlanabilir.Bu konudaki iddialar basit tarihi olgularla çürütülebilir. Başkanlık sisteminin , neden diktatörlüğe daha kapalı olduğuna biraz olsun değinelim.

Diktatörlüğe en müsait ortam, devletin üç temel kuvvetinin (yasama, yürütme ve yargı) aynı elde bulundurulmasıdır. En eski despotluklardan, en son faşist ve sosyalist diktalara kadar, yaygın rastlanan pratik şudur. Diktatör, bu üç kuvveti de bünyesinde toplar. Yürütme zaten kendisidir, yasama organı üyelerini o seçer, yargıçlar diktatöre sadakat yemini yaparak göreve başlar. İnsanlık tarihinin en önemli adımlarından biri  yasama organının yürütmeden ayrılması ile gerçekleşmiştir. Yargının bağımsızlığının da bu sıralarda veya ülkesine göre bundan önceye denk gelmesi başka bir mutluluk olmuştur. Fakat, insana en uygun sistem olarak: bu üç kuvvetin gerçekten birbirinden ilk çağlardan beri ima edilmekle birlikte, en tutarlı biçimde Fransız düşünür Montesquieu (1689-1755) tarafından formüle edilmiş ve tarihin ilk Anayasal Demokrasisi olan Amerika Birleşik Devletlerinde hayata geçmiştir (1787) Başkanlık hakkında bir başka yanılgı burada ortaya çıkar. Kuvvetlerin birbirinden tam bağımsız olmasının gerekliliği savunulur. Oysa kuvvetlerin çok fazla ayrılması durumunda: her birinin derebeyleşmesi, yani bir yerine üç grup diktatörün yaratılması ortaya çıkabilir. Bunu, yani kuvvetlerin herhangi birinde diktatoryal bir iktidar yoğunlaşması önlemek için, kuvvetlerin birbirini denetlemesi ve dengelemesi mümkün kılınmalıdır. Örneğin yasama gücünü diğer kuvvetler üzerinde maaş baskısı yaratmamalıdır. Yasama üyeleri, başkan ve yargıçlar başka herhangi bir göreve atanmamalıdır. Başkanlık sistemi konusu  siyasi tartışmaların gündemine gelince, ortaya öyle bir söylem çıkıyor ki: sanki parlamenter, sistem, demokratik yönetimin doğal sistemidir de zaman zaman bazı ülkelerde, bir anomali olarak, başkanlık sistemi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye'ye başkanlık sisteminin önerilmesi, çok istisnai olan, yan etkileri çok fazla olan, kuvvetli bir ilacın reçete edilmesi gibi sunuluyor. Oysa, demokrasiye doğal olan sistem, parlamenter sistem değil başkanlık sistemidir. Bu tezin ispatını demokrasinin, parlamenter sistemin ve başkanlık sisteminin tarihinde bulabiliriz...

Bugünkü modern demokrasi, Lincoln tarafından ''halkın halk tarafından,halk için idaresi'' olarak tanımlanmıştır. Ama tanımın hayata geçmesi için bir anayasanın varlığı gerekli. Ülke,''halk  tarafından '' nasıl yönetilecektir sorusunun cevabı, devletin yapısının, yani devletin üç kuvvetinin seçim tarzı ve yetkilerinin dereceliliği anayasa maddelerinde verilir. ''halk için'' kavramı ne anlama gelir sorusunun cevabı da, yine anayasada dercedilen birey hakları maddelerinde verilir. Hulasa, bugün bir ülkede modern demokrasinin varlığından bahsetmek için, bunun ilkelerinin, birer kutsal hüküm gibi, anayasaya girmiş olması gerekir. O nedenle tarihin ilk demokrasisi. Amerika Birleşik Devletleridir.

Kısaca, modern demokrasi, tarihte ilk defa, başkanlık sistemi halinde boy göstermiştir.

Oysa parlamenter sistem, demokrasinin zıddı olan bir sistemin, mutlak monarşi denen diktatörlük şeklinin, biraz yumuşamasının bir ifadesi olarak tarih sahnesinde ilk defa boy göstermiştir. ''Devlet benim'' anlayışındaki hükümdarın yetkilerini kısıtlamak ve onu bazı konularda halka danışmaya mecbur bırakmak için icat edilmiş bir yapıdır. Parlamenter sistemin tarihi, bu hükümdarın parlamentoyu fesh edip kendi mutlak diktatörlüğünü yeniden ilan etmesi hadisesiyle doludur. Zaman zaman da, parlamentonun, bir lider etrafında ayaklanıp hükümdarı halletmesi ve yeni bir mutlak monarşiye kadar, bir süre o liderin diktatör olması hadiseleri görülmüştür.

Kısaca parlamenter sistemin tarihi, zorbalık ve savaşla doludur. Amerika başkanlık sisteminin tarihi ise, huzur ve barışla doludur.Başkanlık sistemini kötülemek için öne sürülen Güney Amerika örnekleri bir çarpıtmadan başka bir şey değildir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel