Demokrasi teorik olarak temel ilgilisinin tarihi pragmatik gelişmenin ürünü olduğu gerçeğinden hareketle Türkiye’de ve dünyada bizim gibi düşünenlerin bulabildiği en uygun formül, en özgür yapı buydu. İçinde bulunduğum ‘inatçı azınlık’ dışındaki köşe yazarı ve aydınlarımızın sığındığı liberal liman olan klasik batı demokrasisinin geleceğini de elden geldiğince teminata alabilmek için formüller aramaya başlamışlardır.  

Evvela, çağdaş demokrasi ile neyi ifade ettiğimizi belirtmemiz gerekiyor. Demokrasi aslında dünyanın son yüzyıllık tarihinde ortaya çıkmış bulunan totaliter (Kominist-Faşist) modellerin ve genellikle ikinci dünya ülkelerinin yarattığı modellerden oluşan kavram kargaşasının konusu haline geldi. Bu kargaşa Türkiye’ye daha büyük boyutu ile yansıdı. Sosyalist, Marksist devletler kendi modellerine ‘Halk Demokrasisi-Gerçek demokrasi gibi adlar verdiler. 

Üçüncü dünya ülkeleri kendilerine özgü ‘milli demokrasi’lerini kurduklarını iddia ettiler. Faşistler modellerine ‘örgütlenmiş, merkezleştirilmiş ve otoriter demokrasi’ adını verdiler. Demokrasinin tüm dünyada ‘onursal bir sözcük’ haline gelmesi nedeni ile tüm siyasetçiler savunduklarıgörüşlerde, demokratik öğenin önemi üzerinde adeta anlaştılar ve demokrasi karşıtı ve tutum suçlamasını başkalarına yönelttiler. Herkesin demokrasiye uygunluk savında bulunması, sonuçta kesinlikle bir kavram karmaşası getirdi. Son yıllarda kavram kargaşası getirdi. Son yıllarda kavram kargaşası ortadan kalktı diyebileceğimiz bir konuma geldi. Komünist modelin buna bağlı ‘Halk demokrasisi’ palavralarının aşılması milli demokrasi hikayelerinin de itibarının düşmesine neden olan ‘klasik batı demokrasisi’ tekrar küresel ve üneform demokrasi modeli olarak belirginleşmeye başladı. Demokrasinin tarifi kolaylaştı ve teorik temelleri ile ilişkisi hatırlandı.

‘Çağdaş demokrasi’ deyimi kimilerine göre 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedi kimine göre 1990 tarihli Paris şartı olarak kabul edilse de son dönemde günümüz dünyasının tekrar müşterek demokrasi modeli haline gelmiş olan klasik batı demokrasisidir. Çağdaş demokrasi belkide  Abraham Lincoln’ün ifadesi ile ‘halkın halk tarafından halk için yönetimidir’ söylemi popülist bir yaklaşım gibi geliyor bana. Bence demokrasi bu ifade ile sınırlanacak kadar dar bir kavram değildir. ‘Demokrasi özgürlüklerin kurumsallaşmasıdır’ temel insan hak ve özgürlükleri, kamu karşısında eşitlik, anayasacılık, parlamenterizm ,ekonomide serbestlik, halk egemenliği, azınlık hakları, kuvvetler ayrılığı gibi temel demokratik ilkeler, çağdaş demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. şimdi ben buradan tüm parlamentodaki milletvekillerine bir soru sorsam acaba kaçı bu soruya cevap verebilir diye düşünüyorum.

Çağdaş demokratik devletin teorik temelini oluşturan Locke’den Montesgureu’ya uzanan çizgi nedir, biliyor musunuz? Okudunuz mu diye sorsak el cevap hikaye olur.

İşte bu hikayelerle de bu kadar demokrasi olur. Şimdi siyasi partiler yasası değişecekmiş. İnşallah bir oldu bitti ile bu iş olmaz ve ülkemiz yine bir 30- 50 yıl kaybetmez. Çünkü biliyorum ki 2-3 kişi hazırlayacak diğerleri de sadece onaylayacak, tartışma bile olmadan.


  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel