Bir Osmanlı Torunu Aliya İzzetbegoviç

8 Ağustos 1925-19 Ekim 2003

Fatih Sultan Mehmed’in 1463 yılında Bosna-Hersek’i fethi ile kısa sürede kitleler halinde İslam’ı kabul eden Boşnaklar, Osmanlı’nın bu topraklardan 1877-78 Berlin Antlaşmasıyla çekilmesiyle huzuru da kaybettiler. Ta ki, Aliya İzzetbegoviç 1990’da Bosna-Hersek Eyalet Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı görevini üstlenene kadar.

İstanbul Üsküdar’da askerliğini yaparken tanıştığı Türk kızı Sıdıka Hanım ile evlenmişti dede Aliya İzzetbegoviç. Kendisi ile aynı adı taşıyan dede Aliya İzzetbegoviç, daha sonra Bosna-Hersek’in kuzeybatısındaki  Şamats şehrine döner. Bu evlilikten beş erkek çocukları dünyaya gelir. Bilge Kral’ın babası Mustafa da Şamats’ta doğmuştu.

8 Ağustos 1925’te Şamats’ta doğan Aliya İzzetbegoviç,  1927’deSaraybosna’ya taşınırlar. Aliya İzzetbegoviç anılarında, “6 yaşındayken Kur’an kursuna başladığını ve o yıllarda sabah namazlarını camide kıldığını”yazar.

Aliya İzzetbegoviç 1990`dan 1992’ye kadar Bosna-Hersek eyalet Cumhuriyeti`nin Cumhurbaşkanlık görevini üstlendi. 1992 yılında uluslararası tarafsız gözlemcilerin kontrolü altında yapılan bir serbest referandum sonucunda Bosna-Hersek Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmiştir. 1992-2000 yılları arasında 7 kişilik Ortak Devlet Başkanlığı Konseyi’nin başkanlığını yapmıştı.

Sevenleri tarafindan “Bilge Kral” lakabı verilen İzzetbegoviç, 24 yaşında komünist Yugoslavyasında, İslamcılık suçlaması ile 4 yıl cezaevinde yatar. Sağlık problemleri cezaevi yıllarında başlar…

Bilge Kral, Aliya-“Tarihe Tanıklığım” adlı kitabında, Müslüman olmalarından dolayı başlarına gelenleri, özellikle bağımsız Bosna’nın oluşması için verilen mücadeleyi yazar… Batıya, yani “gayri Müslimlerin sözüne güvenilmeyeceği”, yıllardır komşuluk yaptığı, hatta ekmeğini paylaştıkları, zaman zaman kız alıp verdikleri Sırplar’dan insanlık dışı muamele gördüklerini anlatır.

İslam adına kutsallık ifade eden her şeye düşmanca davranan, yaklaşık 80 camiyi yerle bir eden, köprüler yıkan, din adamlarını öldüren, çocukları öldürmekten, kadın ve kızlara tecavüzden kaçınmayan, insanı öldürürken en ufak bir acıma hissi duymadan cinayet işleyebilen canilerle ömrü mücadele etmekle geçti “Bilge Kral” Aliya’nın.

Birleşmiş Milletler’in koruması altındaki Srebrenitza’da 8 bin insan bir gecede katledilirken Aliya İzzetbegoviç, ”dünyanın sağır ve dilsiz” haline isyan ediyor, ancak kalbine taş basıyor bu isyanını dışarıya ve halkına asla yansıtmıyordu.

Bir ulusun yok olmaması için gecesini gündüzüne katan, Boşnakların dede lakaplı Aliya’sı bir gün cani Miloseviçle, bir gün ırkçı Hırvat Tudjman’la görüşürken, diğer taraftan, Slovenya lideriyle görüşürdü. Ertesi gün Makedonya Devlet Başkanıyla konuşup çözüm aramaya çalışan Bilge Kral, aynı zamanda tamamen kıt imkanlarla mücadele etmeye çalışan dava arkadaşlarına ve askerlerine moral vermeyi de hiç ihmal etmeyecek kadar gayretli idi.

“Ben, İslam’ı ve mücadele şuurunu Mevdudi, Seyyid Kutup, Hasan el-Benna ve Fazlurrahman gibi alimlerin kitaplarından öğrendim” diyordu. Evet, İslami nereden öğrendiğine bakınlınca bu dava şuurunun, bu direniş şevkinin nereden geldiğini de anlıyoruz.

Bu gün; dava, dava diyenler, Mevdudi’yi, Seyyid Kutup’u, Hasan el-Benna’yı  veya Fazlurrahman’ı hiç duydular mı?

Bir Cuma günüydü; Bosna-Hersek’de Gazi Hüsrev Bey Camii savaşa rağmen, cuma namazı için tıklım, tıklım dolu. Hoca efendi hutbedeyken, oğlu ve iki korumasıyla camiye giren Aliya’ya yer ayırarak öne geçmesini teklif ettiler, diğer taraftan da hoca hutbeyi durdurdu. Bu durum karşısında Aliya; “Burası Allah’ın evidir. Burada farklılık olmaz. Allah katında en üstün olan, takva sahibi olandır. Herkes bulduğu yere oturur. Ben de, burada (kapının yanında) oturacağım. Bilmiyoruz, belki hepimiz çiğnenerek öleceğiz amma, İslam’ı inşa Allah çiğnetmeyeceğiz… Hocam lütfen hutbeyi tamamlayın” demişti Aliya. Aliya’nın bu tavrından dolayı cemaat çok duygulandığını bu olaya şahit olan anlattı.

Aliya, 10 Eylül günü evinde düşerek kaburgalarını kırmış ve tüm sevenlerinin yüreğini ağzına getirmişti. Tedavi süresince sevenleri hastane önünde bekleyip şifa bulması için dua etmişlerdi. Ancak Aliya’nın yorgun kalbi daha fazla dayanamadı ve 19 Ekim günü yüce Rabbine kavuştu.

Merhum Aliya İzzetbegoviç’i vefatından bir gün önce Cumhur Başkanı Erdoğan’nın ziyaret ettiği, bu ziyaret sırasında İzzetbegoviç’in Erdoğan’a, “Bosna’mı koruyun, Bosna’ma sahip çıkın” dediği herkes tarafından bilinir.

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’de son zamanlarda yaşanan olumsuz olaylardan dolayı sık, sık dua edilir. Cumhur Başkanı Erdoğan her konuşmasında Bosna’yı dile getirdiği ve bir dış gezi ziyareti dönüşünde “Bosna’nın duaları bize yeter” ifadesini kullanmıştı.

Merhum Aliya İzzetbegoviç, ömrünün son dönemlerinde kendisi için büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenmesi üzerine, devlet yetkililerini bu projelerinden vazgeçirterek, kendisinin şehitler arasında sade bir mezarda yatmak istediğini söyledi. Bunun üzerine İzzetbegoviç, şehitler arasındaki Kovaçi Mezarlığında kendisi için hazırlanan mütevazı mezara defnedildi.

O kindar değildi. O adalet ve hürriyet peşindeydi.

 O mütevazi bir İnsandı, her zaman halkın içinde ve onlardan biri olmayı severdi.

O evrensel ve Ümmeti kuşatan “Nebevi düşünce” sahibiydi.

Başarıyı Allah’tan bilir ve sıkıntıya sabırla direnirdi.

Onun için onur,  İslam’da ve Müslüman olmaktaydı.

O hayatını Kur’an’dan almış ve hedefini kulluk üzere kurmuştu.

İslam dünyası için bir model lider olan Bilge Kral, 78 yaşında Saraybosna’da 19 Ekim 2003’te Hakk’a yürüdü.

Bilge Kral! Yüce Mevla’nın Rahmeti üzerine olsun, mekanın Cennet olsun! 

Ey Yüce Mevlamız! Bu güzel insanların güzelliklerini örnek almayı bize ve bizi idare edenlere de nasip et.

Doğunun ve batının kalbinde taht kuran “Bilge Kral” seni hiç unutmayacağız!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Yusuf SÖĞÜTDELEN 6 yıl önce

yusufsogutdelen.wordpress.com/2018/07/24/insan-ilim-kultur-mimari-ve-medeniyet/

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel