Zaman, insanoğlunun en az sahip olduğu fakat en çok ihtiyaç duyduğu en büyük kıymettir. Aynı zamanda, kum tanelerinin avucumuzdan kaydığı gibi gözlerimizin önünde iz bırakarak kayan bir gerçekliktir zaman. Zaman, üzerinden gelip geçilecek bir yol değildir.

Aynı parkta oturan bir çocuk ile yaşlı bir dedenin düşündükleri gibi. Çocuk yaşlı dedenin yüzüne bakar ve içinden “bu amca ne kadar çok yaşamış” der. Yaşlı dede ise çocuğa bakarak “zaman ne kadar da çabuk geçmiş” der. Dede için zaman çok çabuk geçerken, çocuk için zaman çok uzun bir süreç gibi görünür. Aslında zaman çok çabuk geçer. Bugün biter, yeni bir gün başlar yarın olur ve ardından haftalar, aylar, yıllar… Ömrün esası zamandır.

Zaman biriktirilemez, satın alınmaz, üretilemez, çoğaltılamaz, azaltılamaz… Akışı durdurulamaz… Geriye döndürme şansımız yok… Zaman bildiğini okur… Hatta saate ve takvime hapsedilemez…

Zaman bize emanet… Zamana hükmeden, hayata hükmeder…

Önemli olan o zamanı adam gibi yaşamak olmalıdır. Boş yaşanmış yıllar, insan arkasına bakıp hayata anlam katacak hiçbir iyilik yapmamışsa insan o zaman ne kadar boş yaşadığını anlar. Bu boş geçirilmiş zaman hiç yaşanmamış gibidir. Hayata başlarken de sıfırdı, biterken de sıfır. Sıfır olmamak için iyilik yap hep “Safir” ol.

Güneş, ışık ve sıcağından başkalarını faydalandırmak için kendine yalvarılmasını beklemez. Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği istenilmeden yap. İyilik,
insanları birbirine bağlayan altın zincirdir. 

İyi insan, hayatında yaptığı iyilikler kadar mutlu olur. 

İyilik yapma kabiliyetinde olup da yapmayan insan suç işlemiş insandır. Her türlü kötülüğü yapabilecekken kötü bir şey yapmamak da iyiliktendir. 
Ancak yalnız iyilik yapmak yetmez, iyilik zarafetle yapılırsa, ancak o zaman iyilik olur.

Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik sebep ve sonuç zincirinin dışındadır. İyiliği, hiçbir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyilik olsun diye yapan iyilik yapmış olur.

Adam ol! İyilik yap. Her Kasabalı garibanın heybesinde ekmeği olan, merhum “Fırıncı İdris” gibi… Hatta her gün, sabah namazı için evden çıktığında kapının eşiğinde onu bekleyen ve fırına kadar gölge olan mahallenin köpeklerine bile düzenli ekmek verdiğini kendi ağzından dinlemiştim.

Ve yıllarca çınarın altında her yaraya merhem olan yürüyen çınar, “Halil abi” gibi…  İkincisi olmayan Rahmeti Rahmana kavuşmuş Mahallelinin “Saadet Teyzesi”… Köyün “Ayşe Halası” gibi…

Adam olmak için! Hep iyilik yap,  ehli olana da, olmayana da, ehline isabet ederse yerini bulur. Etmez ise ehli sen olursun fena mı olur!

Kalp kırmadan, gönül incitmeden, fani dünyadan hoş bir seda bırakarak Hakka yürümek adamlıktır! Geç olmadan…

Hayatınız iyiliklerle, güzelliklerle, ümitlerle dolu olsun, hayatınız anlam bulsun. 

Su gibi duru, su gibi coşkulu ve su gibi aziz olun… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel