1960 Darbesi ve ondan sonraki darbelerden sonra, TBMM yani, yasama , büyük itibar kaybetmiştir. Bugünkü durum da budur. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin gözetilmemiş olmasının getirdiği sakıncalar bir yana, yasamanın üstünde sun’i askeri kurumlar vardır ve TBMM aslında Ankara’da sahipsizdir. Ankara’da bürokratik kurumlar yasamanın üstündedir.

 

Bu durum 1960’dan sonraki darbeler ve halkımızın da bu darbelere karşı kayıtsız kalması yani, Ankara’daki temsilcilerini yalnız bırakması sonucudur. Bunu da kendi, kendimizi tenkit olarak vurgulamak istiyorum.

 

15 temmuz, darbe girişimine kadar, halkımız seçtiklerine Ankara’da sahip çıkmazken, haksız yere itilip kakılan, hapse atılan veya devr ilen insanlara karşı ilgi göstermezken; bu tepkilere maruz kalan politikacılarımız da tekrar seçildiklerinde da, tekrar seçildiklerinde, daha önce yapılan darbeleri meşru gösteren davranışlar içine girdiklerini üzüntü ile izledik ve gördük.

 

Bir taraftan halkımız seçilen, kendi seçtiği temsilcilerine sahip çıkmıyor; diğer taraftan seçilen politikacılarımız ise elbirliği ile yarışıp, cuntayı, darbeyi onaylıyorlardı.

 

Seçilen ve bu darbelere maruz kalmış bulunan Süleyman Demirel de cunta liderlerini el üstünde tutup, onları onore ediyor ve toplumumuz da onları baş tacı ediyorsa burada demokrasi ve demokratik hukuk devleti adına ciddi bir sakatlık var demektir.

 

Dahası, bugün hala 12 eylül 27 Mayıs gibi Türk tarihinin en anti-demokratik hareketine sahip çıkılabiliyor;  Televizyonlarda açıkça;  “ Doğru yaptık bugün de aynı şeyi yapardık “ deme cüreti gösterebiliyorsa, Türk halkının bunu iyi değerlendirmesi gerekir.

 

Beğenmediğimiz Yunanistan 1967 de bir askeri darbeye maruz kaldı.  Kimseyi asmadılar ama, idareyi ele aldılar. 1974’te bizim Kıbrıs çıkartmamızdan sonra bu cunta devrildi ve Karamanlis başa geçti. Yunanistan’daki cuntacılar hapislerden çıkamadılar ölmeyen varsa onlar da hala hapislerde sürünüyordur. Bizim cuntacılarımız ise kendisine darbe yapılan eski Cumhurbaşkanımız tarafından özel uçaklarla aldırılıp bütün davetlerde baş tacı ediliyordu.

 

Türk halkı aslında o kadar kalender bir yapıya sahip ki, kötü bir yönetimi dahi sırtında 4 yıl taşıyabilir. Darbeye hiç gerek yokken halkımız seçtiğimi indirebilecek bilinç düzeyine ulaşmıştır.

 

15 temmuz, Darbeler ve halkımız için bir milat olmuştur. Artık halkımız darbecisini selamlayan değil kovalayan bir konuma gelmiştir. Ancak yeterli mi değil mi buna bakmamız gerekiyor ve önümüzdeki süreçte tam demokrasi sürecini geliştirmek en önemli görevimiz olmalı ve 2019 da yapılacak seçimler öncesi Cumhurbaşkanlığı sistemine geçemeden uyum yasalarını çıkarmamız gerekiyor. Şayet bu yasalar değişmez ve demokratikleşemezsek korkarım ki kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçirmemiz hayal olur ve Türkiye parlamenter sistemi arar duruma gelir.

Bu konuda hiç bir adım atılmıyor, iktidar suskun,  muhalefet,  zaten yok eleştiri kültürü ile

donanmış bir muhalefetten fazla da bir şey beklemenin anlamsız olduğu gerçeğini de kabulleniyorum. Sadece yapmayın etmeyin demekle olmuyor ve olan bu ülkeye oluyor geleceğimiz kararıyor, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği bizi endişelendiriyor. Kısa bir ara beyin göç’ü vermeyen ülkemiz artık göç vermeye başlayacağı sinyallerini de almak gerçekten üzücü.

Bizden söylemesi...

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel