Ülkemizde yıllardır muhalefet partilerinin “yapıcı muhalefet” yerine çoğunlukla “yıkıcı muhalefet” anlayışını benimsediğini üzülerek izliyoruz. Oysa muhalefetin görevi sadece iktidarı eleştirmek değildir. Doğru yapılan işlere “doğru” diyebilmeli, yanlışlara ise alabildiğine eleştiri getirebilmelidir. Bu, demokrasinin de en temel gereğidir.
Ne yazık ki bizde muhalefet, iyiyi de kötüyü de aynı kefeye koyarak eleştiriyor. Bu, seçmene yapılan büyük bir haksızlıktır. İnsanlar sandığımızdan daha bilinçli, daha donanımlıdır. Onları “cahil” veya “bilgisiz” gibi görmek, siyasetin en büyük yanılgısıdır.
Örneğin; köprüler, hastaneler ya da zorunlu altyapı yatırımları… Bunlara sırf muhalefet etmek için karşı çıkmak, nasıl bir siyaset anlayışıdır? Bu, ne yerelde ne de genelde halkta karşılık bulmaz. Geçtiğimiz günlerde bazı siyasetçilerin demeçleri bunun en çarpıcı örneğini sundu. Bir milletvekili, “Erdoğan Trump’la görüşebilmek için ABD’den 300 uçak alacakmış” dedi. Buna gerçekten kargalar bile güler!
Oysa gerçek çok net: Türk Hava Yolları zaten iki yıl önce 600 uçak siparişi vermişti. Bunun 300’ü Fransa’daki Airbus’tan, 300’ü de ABD’deki Boeing’den alınmıştı. Boeing tarafında üretimde yaşanan aksaklıklar yüzünden teslimatlar gecikti. Hadise bu kadar basit. Böyle bir bilgiyi çarpıtıp kamuoyuna sunmak, halkı “aptal yerine koymak” demektir. Bu da siyasete en büyük zararı veren yaklaşımdır.
Muhalefet, iktidarın kamu yararına yapmadıklarını gündeme getirmelidir. Ama kamu yararına yapılanları da takdir etmeyi bilmelidir. Çünkü insanlar muhalefeti her zaman bir alternatif olarak görmek ister. Alternatif üretilmedikçe, sadece yıkıcı söylemlerle iktidar değişmez. Bu sözlerim hem yerel hem de genel siyaseti kapsamaktadır.
Gerçek muhalefet; halkın aklıyla alay etmeyen, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilen muhalefettir.