SİYASETİN KİRLİLİĞİ

24 Aralık 2015, 00:14

Hep söyleriz siyaset kirlendi diye, oysa yılların birikmiş kirlenmişliği devam ediyor. Genç kuşaklar bilmezler geçmiş dönemlerde aslında siyaset çok daha kirli idi. O kadar ki siyaset yapmak büyük bir riskti o kadar ki ucunda ölüm bilevarsayımlardan biri idi. Çünkü Türkiye'de bir sağ parti bir de sol parti bir de merkez olduğunu iddia eden ve hep iktidar olan bir parti, diğer partiler pek dikkate alınmazdı.

Demokrasimizin gelişmesi adına hiç bir gayret sarf edilmez bilakis iktidar olanlar iktidarlarını idame ettirmek için her türlü antidemokratik uygulamaları yaparlardı.

1963 yılında çalışma bakanı olan rahmetli Bülent Ecevit döneminde önemli bir adım atılmış ve işçiler sendikal haklara kavuşmuş, aynı zamanda grev ve lokavt hakları uygulamaya konmuştu. Tabi bu uygulama 1971, 12 Mart Muhtırası ile büyük yara alarak bu işlevini sürdürememiştir. 12 Martdüşünceye bile en büyük prangayı takarak insanların 3 kişiden fazla yan yana yürümesini bile yasaklamış, dört kişi yan yana yürüyüş yaparlarsa karakola alınırdı. Aslında yapılmak istenen demokrasinin gelişmemesi, insanların siyasetten soğuması ve bu kurumun dar grupçu birilerinin elinde kalması idi. 12 Eylül 1980 bu konuların tescili olmuştur. Demokrasi katledildi, apolitik bir gençlik oluşturmak ve gelecek kuşakları siyaseten soğutmak adına her tür yasal düzenlemeler yapıldı ve cumhuriyetin kuruluşu ile amaçlanan hedeflere ulaşılmaması adına her türlü engellemeler yapılmıştır. Ya sonrası, evet sonrasında iktidara gelmek için seçim meydanlarına inenler bu 12 Eylülfaşizminin kalıntılarını sileceklerini ve tam demokrasi ile kucaklanılacağını haykırarak halkın oylarına talip oldular. Ancak ne yazık ki aradan 35 yıl geçmesine rağmen istenilen seviyelere gelinememesi düşündürücüdür. Siyaset ahbap-çavuş ilişkileri ile yapılması kirliliğin en belirgin örneğidir. Bu mirasın üzerinde oturmak adına demokratik gelenekleri çağdaşlaşan dünyaya rağmenyok saymak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Demokrasisi gelişmeyen ülkeler gelişmelerini tamamlayamaz. Gelişmekte olan ülkeler sınıfına çakılır kalırsınız. Nitekim de gelişmiş ülkeler sınıfına bir türlü gelemememizin nedeni de budur. Ülkemizde ne yazık ki siyasi birikimleri vedonanımları olanlar bir türlü layık oldukları yerlere gelememektedirler. Elbette bu da birilerinin işine geliyor ve dar grupçuluk anlayışı demokrasimizi derinden yaralıyor. Siyasi partilerde bir yerlere aday olanlar ben partinin adayıyım demeyi bile bırakıp, (ben falanca milletvekilinin adayıyım) diyorlarsa vay halimize. Üstelik bu siyasilerimizin demokrasilerden bahsetmesi inandırıcı olabilir mi?

Siyasetçiyi buna zorlayan sistem yıllardır sürüyor ve siyaset kurumu kirlilikten bir türlü kurtulamıyor. Dudak arası demokrasi geleneği alabildiğine icraatlar yaparak demokratikleşmenin önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Ancak halkımız bunun bilincindedir. Siyaset kurumlarınınkendilerini dizayn edecek yasal düzenlemeleri yapabilmek adına var güçleri ile çalışmaları gerekmektedir. Türkiye bu Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları ile bir daha seçim sandığına gitmemeli. Liderler genel başkanlık ve başbakanlık görevlerini 8 yıldan fazla sürdürmemeli, adayların belirlenmesi sadece tabanda yapılacak ön seçimlerle belirlenmeli, üyelik yapılanması mutlaka değiştirilmeli, ilçe yönetimlerinin elinden alınmalı ve üyeler bizzat ilçe seçim kurullarına müracaat ederek katılmak istediği partiyi beyan ederek üye formlarını orada doldurup teslim etmelidirler. Partinin kaderini tayin edenler ne yazık ki aynı partiye oy vermemektedirler. Seçimler mutlaka dar bölge ve iki turlu olmalıdır. Yani iki turlu dar bölge seçim sistemi mutlaka yasalaştırılmalıdır.

Yorum Gönder 0
Facebook Yorumları 0

Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.