Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’nın 2025 yılı orta hibe yarışmasının kazananı olan “Orta Asya ve Güney Kafkasya Basın Özgürlüğü Ağı” Kamu Birliği (CASCFEN), “Türk Dünyası: Ortak Miraslardan Ortak Geleceğe Doğru” adlı projenin uygulanmasına devam ediyor. 1 Mayıs – 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen proje, günümüzde Türk dünyasında entegrasyonun daha da derinleşmesi yönünde atılan adımlara destek mahiyetindedir. Ortak değerlerimizi ve ortak mirasımızı bilmeden güvenli bir ortak gelecek inşa edemeyiz. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de ifade ettiği gibi, bizim ailemiz Türk dünyasıdır. Ailemizin sağlam temeller üzerine kurulması da ortak tarihimize sahip çıkmaktan geçer. Projenin amacı, Türk dünyasında bu yönde atılan adımları ve ortak mirasımıza dair tarihi bilgileri Türk dünyasına, özellikle çocuklara, gençlere ve ergenlere aktarmaktır. Proje kapsamında çeşitli çalışmaların yapılması ve bu konularla ilgili Türkiye, Azerbaycan ve diğer Türk devletlerinden uzmanların görüşlerine dayanılarak 12 makale hazırlanması planlanmıştır. Çeşitli alanları kapsayacak bu 12 makalenin on birincisi okuyuculara sunulmaktadır.
Bu makalede Türk dünyasının ortak değerlerinin korunması ve geleceğe taşınması için hangi adımların atılması gerektiğine açıklık getirmeye çalışacağız.
İlk görüşmecimiz Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclis Üyesi, Azerbaycan-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Parlamentolar Arası İlişkiler Çalışma Grubu üyesi Vüqar İskenderov’dur. Bilgi için belirtelim ki, Vüqar İskenderov, CASCFEN’in proje çerçevesinde KKTC’de düzenlediği “Bizim ailemiz Türk dünyasıdır” konulu konferansın ana konuşmacılarından biri olmuştur.
Vüqar İskəndərov: Bu zengin miras sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatıdır
“Türk dünyasının ortak mirasını korumak için ne yapmalıyız?” sorusunu cevaplayan İskenderov, öncelikle şu sözleriyle başladı:
“İlk olarak Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’na teşekkür etmek istiyorum. Bu ajans, Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türk dünyasına yönelik politikasına destek olarak önemli ve tarihi işler yapmaktadır.”
Milletvekili ayrıca şöyle devam etti:
“CASCFEN’in davetiyle proje çerçevesinde KKTC’de düzenlenen ‘Bizim ailemiz Türk dünyasıdır’ konulu konferansa katıldım ve konuşma yaptım. KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve diğer resmi temsilcilerin katılımıyla verimli bir konferans düzenlendi. Bir kez daha emin oldum ki, CASCFEN bu alanda sözünü söylemeye devam edecektir.”
Konunun özüne geldiğimizde, İskenderov şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu, yalnızca kültürel değil, aynı zamanda siyasi, stratejik ve manevi sorumluluk gerektiren bir meseledir. Çünkü Türk dünyası – Altay Dağları’ndan Anadolu’ya, Kafkasya’dan Balkanlara, Sibirya’dan Orta Asya bozkırlarına kadar uzanan büyük bir medeniyet coğrafyasıdır. Bu coğrafya, yüzyıllar boyunca ortak dil, ortak inanç sistemleri, yaşam tarzı, sanat ve edebiyat örnekleriyle şekillenmiş bir ortak kültürel hafızayı yaşatmaktadır. Bu zengin miras sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatıdır. Biz bu mirası hem korumak hem de gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlüyüz.”
İlk adım: Eğitimde entegrasyonun güçlendirilmesi
Milletvekili, bu alanda atılması gereken adımların birkaç yönü olduğunu belirtti:
“İlk adım, eğitim alanında entegrasyonun güçlendirilmesi olmalıdır. Ortak tarih, edebiyat ve kültür dersleri tüm Türk devletlerinin eğitim programlarına dahil edilmelidir. Aynı zamanda Türk dünyasıyla ilgili ortak terminolojinin oluşturulması gereklidir. Yani alfabe birliği yönündeki adımlar, özellikle Latin alfabesinin ortak kullanım biçimi desteklenmelidir.”
İskenderov ekledi:
“Ortak kültür projeleri hayata geçirilmelidir. Filmler, tiyatro eserleri, festivaller ve sergiler aracılığıyla Türk dünyasının ortak kültürü daha geniş kitlelere ulaştırılmalıdır. Özellikle genç neslin ilgisini çekmek için dijital platformlarda ortak içerikler üretilmelidir.”
Ortak çabalar güçlendirilmeli, bilimsel araştırmalara destek artırılmalıdır
İskenderov ayrıca şunları kaydetti:
“Ortak mirasın korunması için uluslararası düzeyde ortak çabaların güçlendirilmesi gerekir. UNESCO düzeyinde ortak mirasımızın tanıtılması ve korunması için Türk devletleri ortak projeler sunmalıdır. Maddi ve manevi mirasın listelenmesi için ortak merkezler kurulmalıdır. Bu noktada Türk Devletleri Teşkilatı’na da önemli görevler düşüyor. Yani TDT’nin kültür ve miras alanındaki projeleri daha da güçlendirilmeli, üye devletlerin kültür bakanlıkları arasında sürekli ilişkiler ve koordinasyon mekanizmaları oluşturulmalıdır.”
Mülakatın sonunda İskenderov şu ifadeleri kullandı:
“Ortak miras sadece geçmişin izi değil, gelecekteki birliğimizin de temelidir. Eğer bu mirası korumak istiyorsak, sadece sözle değil, somut projelerle, ortak çabalarla, eğitim, kültür ve bilim platformlarında iş birliğiyle hareket etmeliyiz. Çünkü ortak köklerini unutan milletlerin geleceği olmaz. Bugün ortak mirasımızı koruyabilirsek, yarın ortak geleceğimizi inşa edebiliriz. Böylece aynı zamanda ailemizin temelini de sağlamlaştırmış oluruz. Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de belirttiği gibi, Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır.”
Dr. Muzaffer Yurttaş: Tüm bunlar bize yarına daha umutla bakma imkanı veriyor
İkinci görüşmecimiz Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Manisa Şube Başkanı, 24. Dönem Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş oldu. O da projenin önemini vurguladı:
“Bu proje, modern dönemde Türk dünyasının daha derin entegrasyon sürecinde atılacak adımlardan biri olarak hatırlanacaktır. Eminim ki, Türk dünyasının geleceği olan çocuklar, gençler ve ergenler proje boyunca seslendirilen fikirlerden, kaleme alınan yazılardan, hazırlanan programlardan ve yapılan konuşmalardan kendilerine değerli notlar çıkarmışlardır. Ayrıca proje çerçevesinde Türk dünyası öğrencileri arasında düzenlenen ‘Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır’ konulu makale yarışmasına da büyük ilgi gösterildi. Bütün bunlar ise bize yarına daha umutla bakma zemini oluşturuyor.”
Yurttaş sözlerine şöyle devam etti:
“Temmuz ayında Manisa’da projenin bir parçası olarak gönüllerimizi birleştiren özel bir başlıkta bir araya geldik: ‘Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır.’ Bu ifade sadece bir slogan değil, bin yıllara dayanan bir tarih, kültür, dil ve kaderin ortak bir tezahürüdür. Bizler, Orhun-Yenisey yazıtlarında taşlara kazınmış öğütlerle başlayan, Dede Korkut’un hikayelerinde yankılanan, Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetleriyle şekillenen büyük bir kültür ailesinin üyeleriyiz. Oğuz Kağan’ın sancağı altında birleşen bu ruh bugün Kazakistan bozkırlarında da yaşıyor, Azerbaycan’ın ezgilerinde de, Kırım destanlarında da, Anadolu şiirlerinde de…”
Bu noktada “aile” kavramı daha derin anlam kazanıyor
Dr. Muzaffer Yurttaş, yalnızca ortak bir mirası paylaşmakla kalmayıp, aynı zamanda ortak bir gelecek kurma sorumluluğunun da altını çizdi:
“Kültür, dil, edebiyat ve aile gibi temel değerler bu geleceğin sağlam temellerini oluşturacaktır. Bu noktada aile kavramı daha derin bir anlam kazanıyor. Aile yalnızca anne, baba ve çocuklardan ibaret değil; aynı kökten gelen, aynı dertle dertlenen, aynı sevgiyi paylaşan büyük bir topluluktur. Bizim ailemiz yalnızca evimizdeki insanlarla sınırlı değildir; Bakü’den Urumçi’ye, Almatı’dan Gagavuzya’ya, Kerkük’ten Kıbrıs’a kadar uzanan geniş bir Türk milletidir. Bu yüzden diyoruz ki: Ailemiz Türk Dünyasıdır.”
Bunlar Türk gençliği için atılmış adımlardır
“Bu aile tarih boyunca sadece savaş meydanlarında değil, şiirde, müzikte, masallarda, nesirde, sözde, gelenekte ve dualarda da birlik olmuştur. Bu ortak mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak en büyük görevimizdir. Çünkü dilimizi yaşatmak milletimizi yaşatmak demektir. Edebiyatımızı canlı tutmak kimliğimizi canlı tutmak demektir. Bugün bu çatı altında yürütülen faaliyetler, yarının güçlü, bilinçli ve kültürüne sahip çıkan Türk gençliği için atılmış mütevazı ama anlamlı adımlardır. Attığımız her adım, yazdığımız her kelime, okuduğumuz her ezgi, büyük Türk milletinin ortak geleceğine tutulan bir ışıktır. Unutmayalım ki, dili bir, gönlü bir, tarihi bir milletin geleceği de bir olacaktır.”
Mülakatın sonunda şu ifadelere yer verildi:
“Son olarak hem geçmişimize ışık tutan hem de geleceğimize yön veren bu projenin hayata geçirilmesi için destek veren Azerbaycan devletine, özellikle Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’na teşekkür ediyorum. Eminim ki, bu tür projeler sürdürülebilir olacaktır.”
Cavid Şahverdiyev
Bu yazı, Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’nın mali desteğiyle gerçekleştirilen “Türk Dünyası: Ortak Miraslardan Ortak Geleceğe Doğru” projesi çerçevesinde hazırlanmıştır. Bu yazıda ifade edilen görüş ve değerlendirmeler yazara aittir ve Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’nın resmi görüşünü yansıtmayabilir.