Yeni Yılda Beklentiler: Türkiye Ekonomisinin Gerçekleri ile Yüzleşme Zamanı

Yeni Yılda Beklentiler: Türkiye Ekonomisinin Gerçekleri ile Yüzleşme Zamanı Beklentiler

İşçi, emekli, esnaf, sanayici… Toplumun tüm kesimleri yeni yılda nasıl bir yaşam standardına ulaşabileceklerini tartışıyor. Ne yazık ki geride bıraktığımız 2025 yılı, toplumun hiçbir katmanı için refah açısından iç açıcı değildi. Şimdi ise gözler 2026’ya çevrilmiş durumda. Beklentiler büyük, ancak görünüm hâlâ belirsiz.

Torba yasa tartışmaları sürerken, af, indirim veya kapsamlı bir yapılandırmanın gelmeyeceği görülüyor. Bu durum, özellikle iş dünyasının 2026’ya daha da zor koşullarda gireceğine işaret ediyor. Ekonomideki bu durağanlık devam ederse, büyük şirket iflaslarının ve zincirleme ekonomik tıkanmaların kaçınılmaz olacağı açık. Bu gerçeği görmek ve gerekli tedbirleri zamanında almak zorundayız; aksi hâlde toplumsal travmalar kaçınılmaz olur.

Emekliler açısından bakıldığında ise tablo daha da endişe verici. 2026 yılında kayda değer bir iyileşmenin olmayacağı, emeklinin yine ağır bir geçim mücadelesi vereceği anlaşılıyor. Yerel seçimlerde verilen mesajı hatırlamak gerekir; bugün iş dünyası da benzer bir tepki verebilir. Bu nedenle iş dünyasının sorunlarına kulak vermek, çözüme yönelik adımları bir an önce atmak şarttır.

Dar gelirlinin yaşam standardı yükseltilmeli; serbest piyasa ekonomisi tam olarak işler hâle getirilmeli; rekabet ortamı güçlendirilmeli; girdi maliyetleri düşürülmelidir. Ekonominin nefes alabilmesi için bu adımların daha fazla ertelenmemesi gerekiyor.

Gümrük duvarlarıyla sürdürülen korumacı politikalardan vazgeçilmeli; devlet harcamaları asgari seviyeye çekilmeli; popülist adımlarla ilçeleri il yapma anlayışı son bulmalıdır. Hatta mevcut 81 il yerine daha bütüncül bir yönetim modeliyle Türkiye’nin 25 il yapısına indirgenmesi ve büyükşehir yasalarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Kısacası, hantal devlet yapısından hızla uzaklaşıp, küçük, çevik, fonksiyonel ve güçlü bir devlet modeline geçmek zorundayız. Artık “her şey yolunda” görüntüsü vermeyi bırakıp gerçeklerle yüzleşmeli ve ülkenin ekonomik geleceği için sorumluluk almanın zamanı geldiğini kabul etmeliyiz.