1 Ağustos Cumhuriyet Meydanı ve Manisa’mız için çok anlamlı bir gündü. Hava aşırı sıcak ve çok bunaltıcıydı. Ve üstelik miting arifesi, yaz tatili içinde bayram tatiline denk geliyordu. Herkes bayram telaşında, tatil fırsatını değerlendirme planı yapıyordu ve bu yüzden miting organizasyonu yapmak kolay değildi.

Ama Tayyip Erdoğan sevdalıları fedakarca çalıştılar. 1 Ağustos günü geldiğinde sıcak, tatil ve her türlü handikapa rağmen insanlarımız akın akın Cumhuriyet Meydanı’na geldiler. Ellerine bayrakları alan Tayyip Erdoğan sevdalıları aşırı sıcak ve bunaltıcı havaya adeta meydan okuyorlardı. Meydan saatlerce öncesinden dolup taşmıştı.

O büyük kitlenin amacı başbakanlarını, başbakan olarak son kez görmek ve yeni Cumhurbaşkanlarını bağırlarına basmaktı.

Daha önce bir çok kez Manisa’ya gelen Başbakan bu durumu görünce bir hayli sevinmiş ve bu mitingi düzenlemede emeği geçen herkese teşekkür etmişti.
Miting güzeldi. Alanda düzenleme ve konukların rahat hareket edebilmesi için her türlü tedbir alınmıştı. Manisa bu bunaltıcı sıcağa rağmen o alanı hınca hınç doldurmuştu. Basın kuruluşlarımıza her zaman olduğu gibi basın tribünü hazırlanmış ve onların rahat çalışabilmeleri, kolay haber akışı hazırlayabilmeleri için gerekli alt yapı hazır edilmişti.

***

Basın denince değinmeden geçemeyeceğim. Elbette eleştiri haklarına sahip, özgür basınımız gördüğü eksiklikleri yazacak, sorumluları eleştirecek aynı şekilde yaşanan güzellikleri de kamuoyu ile paylaşacaktır.

Basınımız ne kadar özgür olursa o kadar daha demokratikleşen bir ülke olacağımız inancını taşıyan biri olduğumu bilenler bilir. Kaldı ki benim bu konuda hesap vermiş biri olduğum da bilinir.

Öte yandan iletişim araçları ile siyasal kurumlar arasındaki ilişkinin temelinde; iletişim kurumlarının ne kadar özerk olduğu ve özerkliğin ne tür yöntemlerle ve ne ölçüde kısıtlandığı sorunları yatmakta olduğunun da bilincindeyim.

İşte bu nedenle toplumsal siyaset ve kültürel yapısı, iletişim araçlarının bağımlılık ile özerklik arasındaki çizginin neresinde yer alacaklarını belirlemektedir. Belirlenen bu konum, ayrıca iletişim araçlarının üzerinde her hangi bir denetim mekanizmalarının da kurulabileceğini ortaya çıkarmaktadır.

Bu perspektiften bakıldığında iletişim sisteminin ülkenin siyasal kültürünün tamamlayıcı bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır. İşte bu nedenle bir ülkenin iletişim sistemini irdeleyen çalışmaların doğru bir biçimde anlaşılabilmesi için önce o ülkenin politika profilinin anlaşılabilmesi gerekmektedir.

Yasaklayıcı, sansürleyici bir yapıya elbette hayır. Ama özgürlüğü de başıbozukluk anlamında kullanmak, karalamak, hakaret etme hakkını vermemektedir.
Şantajcı basın olmamalı, kalemlerini silah olarak kullanan çok kalemler gördük. Ama o kalemler şimdilerde kırık kalemler olarak yazılarını yazıyor ve inandırıcılıkları yok olup gidiyor.

***

Neden bu konuya değinme ihtiyacı duyduğumu sizlerle paylaşmak isterim. Burada bir konunun altını kalın çizgilerle çizmeliyim.

Yukarıda belirttiğim gibi özgürlük başıbozukluk değildir. “Sen benim gazeteme ilan vermek zorundasın ve de ilanı benim istediğim paraya vereceksin” anlayışı ve yaklaşımı şantajcı bir tutumdur. “Şayet ilan vermezsen ben de aleyhine döşenir giderim” gibi mesnetsiz tehditkar ve seviyesiz bir basın anlayışı yoktur. 

Böyle bir yaklaşım basın yayın ahlak ilkeleri arasında asla yoktur, olamaz ve olmamalıdır. O gazeteyi silah olarak kullanmak hangi özgürlükle bağdaşabilir? soruyorum.

Haber doğru olursa muteberdir.

Başarılı bir mitingin başarısızmış gibi gösterme gayreti beyhudedir. Hangi amaca yönelik olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Bir hatırlatmada da bulunmadan geçemeyeceğim. Bu tür etkinlikler kolektif çalışma sonucunda yapılır. Örneğin 1 Ağustos mitingini Ak Parti Manisa İl Başkanlığı düzenlemiştir ve tüm teşkilat görev almıştır. Gençlik kolları, kadın kolları ve ana kademe hep birlikte çalışarak bu miting yapılmıştır. Başarı da başarısızlık da il teşkilatınındır. Bu başarıyı bireylere mal edemeyeceğiniz gibi başarısızlığı da mal edemezsiniz.

Miting sonrası şahsımı başarısız olarak gösterme cüreti ve safdilliliğini gösteren bir yayın kuruluşumuzun maksadını ve amacını çok iyi biliyorum. Yok öyle saldım çayıra, Mevlam kayıra mantığı ile hareket etmek. Bu tarz ne özgürlük, ne de dürüstlükle bağdaşmamaktadır.

Şahsımı hedef alıp yazanlar neden böyle bir davranışa girdikleri apaçık ortada. Onlar kendilerini gayet iyi biliyor. Ben gazetecilik mesleğinin ne olduğunu, zorluklarını bilen biriyim. Ama benim mesleğim gazetecilik değil. Ancak “benim mesleğim gazetecilik” diyen böyle başıbozuklara da gazetecilik konusunda öğreteceğim çok şey olduğu apaçık ortada. Allah kimseyi insaf ve vicdan çizgisinden uzaklaştırmasın. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel