Ekonominin belirleyicisi siyasi irade yani, siyasi tercihlerdir. Bu bakımdan yakın geçmişimize bir göz atmak, hangi siyasi tercihlerin ekonomimize nasıl yansıdığını değerlendirmek gerekir. Yer yer gelmiş geçmiş iktidarların eleştirisini zorunlu olarak yapmalıyız. Ancak bilinmelidir ki,biz  dün ile değil bugün ve gelecek ile ilgili olmamız gerekir.Çünkü Türk insanı ve Türk halkının dünden aldığı dersini tamamladığına ve artık yarın ile ilgilendiğine inanıyorum. Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllar ve çok partili parlamenter düzene geçtiği dönemde Türkiye ekonomisinde görece gelişmeler kaydetmekle birlikte 80 li yılların başına kadar tümüyle kapalı bir düzende devletçilik anlayışı ile yönetilmiş bu nedenle de hızla gelişen dünyanın kalkınmakta olan ülkeler grubundan bir türlü çıkamamıştır. II. Dünya Savaşı’nı izleyen yılların hızlı ekonomik kalkınma için sunduğu olanaklar, maalesef değerlendirilememiş dönemsel olarak görece hızlı kalkınma iki ayrı dönemde yaşanmıştır; 50li ve 80li yıllarda Demokrat Parti ve Anavatan Hükümetleri dönemlerinde… Türkiye’nin çok partili parlamenter sisteme geçişini de 1950 öncesi sergilediği yapıcı muhalefet uslubu ile önemli ölçüde kolaylaştıran Demokrat Parti 1950-1954 yılları arasında bir dizi liberal ekonomi politikasını yürürlüğe koymuştur. Bu noktada Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türk Halkı ve Türk insanına girişim yeteneğini ispat etme şansı veren bu dönemin politikacılarını başta Adnan Menderes olmak üzere minnetle andığımı belirtmek isterim… 1960 İhtilali sonrası dünya ticaretinin geliştiği ve genişlediği 60 ve 70’li yıllarda göreve gelen hükümetler DP ile başlayan bu liberalleşme hareketini devam ettirememiş ve bu dönemde Türkiye hızla kalkınan Güney Kore gibi ülkelerin bile gerisinde kalmıştır.80’li yıllarda ANAP hükümetlerince gerçekleştirilen bazı köklü reformlarla ülkemiz ekonomisi ilk kez dünyaya açılmış; benimsenen Türkiye dünyada korumacılığın arttığı bu dönemde bile, hızlı kalkınma imkanına kavuşmuştur. 80li yıllar Türk insanının ve halkının girişimci, cesur, yaratıcı, yetenekli ve üretken kimliğinin adeta sınavdan geçmesine yol açmış ve Türkiye bu sınavı başarı ile vererek tümüyle özgür, dünyaya açık bir düzende mucizeler yaratacağını kanıtlamıştır. Bu nokta da dönemin politikacılarını başta Turgut Özal olmak üzere minnetle andığımı ifade  etmek isterim. Ancak 80’li yılların belki de siyasi koşulların dayattığı temel zaafı yine devletçilik anlayışının tam anlamıyla terk edilmemiş olmasıdır. Bu dönemde devlet piyasalara müdahalesini sürdürmüş, yer yer bireysel girişimin özel sektörün en çetin en acımasız rakibi olarak ekonomide rol almıştır. Özelleştirme programı başlatılmasına rağmen tamamlanamamıştır. Sosyal devlet aldatmacası ile gerçekleştirilen alt yapı ve savunma projeleri ile görüntü de devlet ama sonuçta bu  ülkenin insanları altından kalkamayacak boyutlarda iç ve dış borca mahkum edilmiştir. Yine aynı dönemde rekabete dayalı serbest piyasa düzeni ve dünyaya açılmanın gerektirdiği reformlarda istenilen ölçüde gerçekleştirilememiş anayasa, devlet yönetimi, bürokrasi, mali ve finansal kurumlar ve bu konularda köklü düzenlemeler yapılamamıştır.80 li yılların sonu ve 90 lı yılların başından itibaren yaşanılan siyasi istikrarsızlık,ekonomik yaşama dev aynasından yansırcasına yansımış özellikle ekonomide varılan nokta olan doğru kararlarla ivme şansı heba edilmiştir.Komünist bloğun çökmesiyle Türkiye’nin önüne çıkan eşsiz fırsatlar değerlendirilememiş;ne siyasi ne sosyal ne de ekonomik alanlarda kararlı ve cesur adımlar atılamamıştır.Devletçilik anlayışının bir ürünü olan kamu borçlanması,kabul edilemez boyutlara çıkmış 80 li yılların sonunda %26 lara ulusal tasarruf hızla düşmüştür.Bunun anlamı devletin borçlanma gereğinin ekonominin tüm tasarruflarından fazla olmasıdır.Uygulama gelen ekonomik sistemde neye güvenerek yapıldığının anlaşılması zor olan bu büyük borcun tamamı tüm vatandaşlarımızın hala sırtındadır ve onlar tarafından ödenmesi beklenmektedir.İşin dramatik yönü yaratılmış bulunan ortamın vatandaşlarımızın girişimci gücünü,yaratıcılığını,üretkenliğini tümüyle köreltici mahiyette olmasıdır.İş yapmak,üretmek çok zor hatta imkansız hale gelmiştir.  Devam edecek…
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel