Her şeyin merkezi insandır. Ekonominin de! Dolayısıyla ekonomi bireyin maddi ve manevi ihtiyaçlarının tatmin edilmesi sürecidir diyebiliriz. 

Öte yandan insan binlerce yıldan bu yana dünyanın her yerinde hep aynı insandır. Temel dünyanın her yerinde hep aynı insandır. Temel vasıfları itibariyle değişmez insan epoist bir mahluktur. Hepimiz için merkez kendimiziz. Bazılarımız bunun bilincindedir, bazılarımız değildir ama hepimiz için merkez kendi egomuzdur.

Dolayısıyla , ekonomik yapının da politik sistem gibi, insana göre dizayn edilmesi gerekir. Örneğin bir ceketin iki kolu varsa bunun nedeni bizim de iki kolumuzun olmasıdır, üç değil.. Pantolonlarımız da öyle; iki bacağa göre yapılmış, yani elbise vücuda göre yapılır.

O halde sistemler de vücuda göre tasarlanmalı insan sisteme uydurulmaya çalışılmamalıdır. Siz insanı sistemin içine zorla monte ederseniz orada bir aksaklık ortaya çıkar ve sistem başarısız olur.

Geçtiğimiz yüzyılda komünizm ve faşizm insanlara büyük acılar çektirmiştir ve insanın başına gelen en büyük felaketlerdir. Çünkü insanı değiştirmek istemişler ve insan tabiatını zorlamışlardır. Zorlanan insanlar mutsuz ve verimsiz olmuş; her iki sistem de çökmüştür. Çökmek zorundaydı çünkü insan sisteme uydurulmak istenmiş, insana göre sistem geliştirememiş. Bizim de geçmişimiz bunun örnekleri ile doludur. Tek parti dönemi, Menderes ve 1960 sonrası Özal dönemi ve Erdoğan dönemi işte...Ülkemizin bu dönemleri farklı farklı yöntemler ve sistemler manzumelerini oluşturan tarihler olarak tarihimizdeki yerlerini aldılar. Menderes, Özal ve Erdoğan dönemleri insana göre sistemlerden yana tavırlar sergilenirken diğer dönemlerde ise ne yazık ki sistemlere göre insanlar dizayn edilmeye çalışmış ve hiç biri başarılı olamamıştır. Şimdi yerelleşmeye, dolayısıyla tam demokrasi ile kucaklaşmaya yönelen bir ülkenin mensupları olarak yerleşirken şehirlerimizi yönetecek kadroların da bu özellikleri taşıması koşulu aranıyor olması insanlarımızın en doğal talebidir.

Çok kısa bir zaman kala kentlerde yaşayan insanlarımız, kendilerine göre hangi aday ve kadroların projeleri varsa ona yönelme eğilimleri olması kadar doğal bir şey yoktur.

Manisa'mızda görülen 3 parti adaylarının kıyasıya yarışıdır. Bu yarışta insanı merkez alan projelere baktığımız zaman en somut ve en büyük ve çılgın diye adlandırabileceğimiz Hüseyin Tanrıverdi'nin 45 projesi heycanlandırıyor. İnsanların bu çılgın projelerin nasıl hayata geçebileceği gibi kafalarında oluşan soru işaretlerini de sayın Tanrıverdi çelişkilerinden soyutlanmış, somut cevaplarla silip gidiyor. Projeye destek verecek kurumların temsilcileri olan bakanlarla birlikte açıklama yapıyor ve bakanları da bu projelerin hayata geçirilmesi için sorumluluğa ortak ediyor.

Evet projeler müthiş bir beğeni topluyor ve Manisa'da sokaktaki insandan en üst yönetici kadrolarına kadar konuşuluyor ve tartışılıyor. Bilhassa çılgın projelerden bir kaçını saymak bile bize heycan katıyor.

Örneğin; Gediz projesi, Üniversite kenti ve Manisa'nın bir çekim merkezi haline gelebilmesi adına sağlık, inanç ve yayla ve de truzim kenti olabileceği gerçeği ile oluşturduğu projeler gerçekten muhteşem...Hele hele Türkye'de ilklerden bahsetmesi de ayrı bir dinamizm sergiliyor. Tüketici danışma büroları ve üniversite kenti ülkemizde ilk kez telafuz edilen 2 projedir ve biz bu projelere de muhteşem diyoruz. Halkımız bu projeierden sonra da diğer adayların ciddiye alınabilecek hiç bir proje sunamamaları Tanrıverdinin şansının çok daha yüksek olduğu söylemeleri de dalga dalga yayılıyor. Ve insanlar; bu muhteşem projeleri yapsa yapsa MUHTEŞEM HÜSEYİN yapar diyorlar.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel