2001 yılına kadar ekonomimizin gerçek kazananından, üreteninden kan çekilmekte; üretmeyene, israf edene kan verilmekteydi. Yani özel sektörün kanı çekiliyordu, devlet ise çektiği bu kan ile besleniyordu.

O günleri iyi anımsarsak hep şu tekerleme yazılırdı ‘Ekonomimiz %10 daraldı’ %10 daralmak demek küçük esnafın iflası işsizliğin artması demektir. Tarımda su ne ise ekonomide de para o’dur. Siz suyu kayalıklara verir ve kayalıklarda tarım yapmaya kalkarsanız 1’e 5 verim alırsınız oysa suyu ovaya aktarıp orada tarım yaparsanız %100 verim alırsınız. Kayalıkta yaşayanlar yani yöneticiler ülkede akan suyu kayalıklara aktarıyorlar. Fakat bu üretime yetmiyor.Çünkü kayalıklar verimsiz.Su dediğimiz kaynak sermaye yani para ekonominin en önemli unsuru budur.

İster beğenin ister beğenmeyin, bazılarına ‘para önemlidir’ sözü ters gelebilir, ama bu bir gerçektir.Nasıl ki, tarımda su şarttır; ekonomi de de para…

Siz dünyanın en akıllı insanlarını toplayıp en akıllı projelerini yaptırabilirsiniz. Pazarınız da vardır sayalım ama paranız yoksa hiçbir şey yapamazsınız. Her şey hayalde kalır. Hayalleri gerçekleştiren şey paradır.

Türkiye’de kaynaklar akıyordu, ama kayalıklara ve bu yüzden ekonomik anlamda bir türlü kalkınamıyordu.1991 SHP-DYP koalisyon protokolünde SHP demokratikleşme paketini özelleştirme ile birlikte mütalaa etmesini ben çok doğru buluyordum. Çünkü demokratikleşme olmadan özelleştirme olamaz,özelleştirme olmadan da demokratikleşme olamaz.Bunlar iç içe, birbirinden ayrılmaz olgulardır.Piyasa ekonomisi, demokrasinin olmazsa olmazıdır,öte yandan siyasi ve hukuki alanlarda engeller varken,sadece ekonomiyi liberalleştirmek mümkün değildir.Son 12 yıllık tecrübe de bunu göstermiştir.

Demokratik hukuk devletinin tam anlamıyla tesis edilmediği ortamda, yoksullukların da yaşanması ihtimali çok yüksektir.

Özelleştirme adaletin gelişmesine ve siyasi yozlaşmanın önlenmesine yardımcı olacağı bilhassa 2001 yılına kadar izlenen devletçi ekonomik sistem adaletsizliğinin ve yozlaşmanın en büyük kaynağı ve sebeb idi. Sosyal adaleti sağlamakla yükümlü devlet,elinin altında geniş kaynaklar bulundurarak ve bu kaynakları yerleşik çıkar gruplarına dağıtarak giderilmesi çok zor eşitsizlik ve adaletsizlik yaratmakta olduğu gerçeğinden hareketle 2002 den sonra yapılan özelleştirmeler beraberinde demokratikleşmeyi de getirmiştir.Yeterli olduğu kanısında değilim devlet asli görevleri dışında işlerle uğraşmamalıdır,diye düşünüyorum.Türkiye’de siyasi kavganın böylesine şiddetli ve siyasi yozlaşmanın bu kadar yaygın olmasının altında devletin hala çok büyük kaynakları kontrol ediyor olması yatmaktadır.2002 yılından sonra Türkiye ekonomisi belli seviyelere gelmişse bunda özelleştirmenin katkısını göz ardı edemeyiz.

AK Parti ekonomi kurmayları bilhassa 2011 yılına kadar izledikleri ekonomik politikalar sayesinde 2008 son çeyreğinde tüm dünyada meydana gelen ekonomik buhrana rağmen başarılı olmasının altında yatan izlenen para politikaları finans sektörünün ayakta kalmasını sağlamış ve ekonominin özel sektör ağırlıklı olması bu başarının özdeşleşmesinde önemli rol oynamıştır.

2011 yılı sonrası ise ekonomide bir durağanlık söz konusudur ve bu durağanlık gittikçe ülke genelinde bir likitide sorunu olacağı sinyallerini veriyor olduğunu gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz. Bana göre hala devletin sırtında kambur gibi duran bazı kurumlar ivediklikle özelleştirilmeli ve devlet asli görevinin başına geçmelidir. Kaybedilen zaman leyhte değil aleyhte olacağı sinyallerini veriyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel