Canavar yaratmak ve o canavarı kendine sadık kılmak çok kolay bir iş olmasa gerek. Canavar adı üzerinde, sana belli bir süre bağlı kalır ve sonra da saldırır.

Çocukluğumda seyretmiştim o filmi ve insan canavar yarattıkça başı beladan kurtulmaz olduğunu anladım.

İşte bu işin başını çeken ABD, hep kendi yarattığı canavarları yıllarca kullandı, daha sonra o canavarlar kendisini yemeğe çalıştı. Bunda da az da olsa başarılı oldu.

Canavarlar yaratıcısına ters düştükçe yeni yeni canavarlar oluşturdu ama eskiler hep diş bilemeye devam etti ve kinle, nefretle dolu bir dünya oluştu. Dünyada hükümranlık böyle sağlanabilir mi?

Bunun adına hükümranlık da denemez. Olsa olsa bu bir vahşet ve insanlığa yapılabilecek en büyük kötülüktür, diye düşünüyorum.

Kendi ülkesinde 1776’larda başlattığı demokratikleşme sürecini egemen olduğu dünyaya ne yazık ki çok gördü ve uygulamada her gittiği yere kan ve gözyaşı götürdü.

Dünya globalleşti (bütünleşti) dendi. Nasıl globalleşmekse bir tarafta milli gelirleri 40 bin doların üzerinde olan ülkeler, diğer tarafta 400 dolar pay alabilen ülkeler. Siz böylesi bir dünyada barış sağlayabilir misiniz?

400 dolar yıllık geliri olan bir insan bu dünyada seni rahat bırakır mı?

İşte insanoğlu böylesi toplumlardan ve böylesi güçlere karşı bilenir, intikam duyguları gelişir. 1215’de belki de dünyada ilk demokratikleşme süreci olan Magna Garta olayı hala güncelliğini koruyorsa burada oturup bir kez daha düşünmemiz gerekmez mi? İlk yazılı Anayasanın sahibi 1787’de ABD’de yayınlandı ve Anayasacılık Dönemi dünyada başladı. Ancak İngiltere gibi bazı ülkelerin Anayasası bile yok. Hala Magna Garta ilkeleri ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Yani hep bir damla suda fırtınalar kopardığımız Anayasa aslında çok kalabalık maddelerden oluşmasının hiçbir anlamı yok bence.

İnsan Haklarına bağlı bir demokratik hukuk devleti oluşturmamız çok da zor olmasa gerek. Tabi bu globalleşen dünya için de geçerli bir yöntemdir. Aslında dünya hepimize yetiyor artıyor bile. Önemli olan çok kısa olan insan yaşamını insan olmaktan kaynaklanan haklarının gasp edilmemesidir. Ama ne gezer. Kendi insanından esirgediğini dünya insanına çok gören bir imparatorluğun hayat damarları mutlaka kuruyacaktır. Osmanlı tüm insanlığın barındığı bir imparatorluk olmasına rağmen, çöktü ve yok oldu. İnsanlığı açlığa, sefalete, kan ve göz yaşına boğan bir imparatorluk çökmeye mahkumdur.

“Sen; ben izin verdiğim kadar büyüyebilirsin.” Mantığı ve uygulaması nereye kadar sürdürülebilir. Aslında bunlar atılan kin ve nefret tohumlarıdır ve bu tohumlar da yeşerir, size karşı kinlenir, olanlar da olur. İnsanoğlu da bu kısa yaşam süreni ne adına savaşıp yok olduğunu bile öğrenmeden yok olup gider. İkinci Dünya Savaşı sonrası meydana gelen veya getirilen iki kutuplu dünyanın uydu ve silahlanmaya harcadıkları paralar insan onuru ve insanlık adına harcansaydı dünyada bir tek aç ve mutsuz insan kalmayacağını biliyor muydunuz?

Elbette dünya iç içe girmeli, bütünleşmeli, sınırlar belli olmalı ama insanların seyahat özgürlükleri kısıtlanmamalı.

Jhon Looke bunu hukukunda dile getiriyor. Adam Smith de bunun ekonomik anlamda yaşama geçirilmesi gerektiğini 16. YY sonlarında anlatıyor. Birileri bunları görmezden geliyor ve Marks’ın doktrinlerini hayata geçirmeye çalışıyor ve sonucu hep birlikte gördük. İmparatorluklar bir anda çöküverdi. İnsana da en büyük işkenceyi çektirerek.

Sistem tutmadı ve yıkıldı. Şimdi var olan yeni bir dünya düzeni var. Bunun da oluşturduğu bir pasta. Biz bu pastadan ne kadar pay alabiliriz? i tartışmamız gerekirken, bizi birbirimize kırdırıyorlar.

Bir türlü ülke içinde bir konsensüs sağlayıp yol haritamızı çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıramadık. Artık uyanmalıyız. Paylaşamayacağımız ne kar ki?

Özgürlükler ve demokratikleşmeler önündeki engelleri kaldırmak kesmelere bir zarar vermeyecek, tam aksine çok renkli olan ülkemizde renklere tahammül ve istikrar getirecektir.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel