2017-08-13 20:11:59

Siyaseti kendi için yapanlar, çocukarının geleceğini satanlardır...

İsmail AYDIN

13 Ağustos 2017, 20:11

Siyaset kurumu 2002 yılında Ak Parti le birlkte kazandığı güvenirliliği, neyazık ki son günlerde bu güven yerini güvensizliğe bıraktığını görüyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, Ak Parti Gen. Bşk. Erdoğan teşkilatlara açık mesaj vererek birilerinin görevlerinden, hatta partiden bile ayrılmalarını, defolularla çalışamayacaklarını açık, açık beyan etmiştir.

Şimdi defolu dedikleri kimler? bunun tesbitini kimler yapacak ve de nasıl sağlıklı defoluların tesbiti yapılacak? Bu çok kolay halledilecek bir mesele olduğuna elbetteinanmıyorum. O defolular birbirlerini iyi bilirler ve çemberlerini çoktan oluşturdular, diye düşünüyorum.

Bence asıl yapılması gereken özgürlüklerden korkmamak ve tam demokrasi ile ülkeyi kucaklaştırmak. İyi teşkilatlar iyi bir demokratik siyasi partiler yasası ile oluşur. Birileri ben atadım oldu, mantığı ile hareket edilirse yine o teşkilatlarda defolular olacaktır. Defosuzlar hep onun dışına itilecektir. Bugün olduğu gibi.

Parti içi demokrasinin tahsisi şarttır, partililer danışma meclislerinde İl başkanları ve Milletvekillerinin nutuklarını dinleyerek toplantılar sonlanmamalı. Teşkilatların sesi gür çıkmalı bu sadece Ak Parti için değil tüm siyasi partiler için böyledir. Olmalıdır da.

Başkanlık sistemi öncesi bu konularda herhangi bir adımın atıldığını neyazık ki görmedik, yine dillendirmekte yarar var diye düşünüyorum. Bu ülke siyaseti yalakalık kültüründen mutlaka soyutlanmalı ve kuvvetler ayrılığı prensibi hayata geçirilmelidir, korkarım ki bu konuda önemli adımlar atılmazsa daha büyük karmaşalarla karşı, karşıya kalırız.

Siyasi Partiler yasası mutlaka değişmeli ve tek seçici Genel Merkez olmamalı, teşkilatlar seçimle gelip seçimle gitmeli. Teşkilatların görüşü alınmadan yapılan atamalar memur tayinlerinden farklı olmayacak ve bu ülkede siyasi liderler çıkmayacak en tehlikeli boyutu Tek adam partilerinin oluşması sağlanacaktır. Çünkü tavandan atanan teşkilatlar üyelerin değil Genel Merkezin başkan ve yöneticileri olacaklardır.

Tekrar ediyorum ve mutlaka altını kalın çizgilerle çizerek söylüyorum, halkınıza güveniyorsanız, önce teşkilatlarınıza güvenmek zorundasınız. Teşkilatların güçlenmesi ve politikalar üretebilmesi sağlanmalıdır. Bunu da ancak ve ancak parti üyelerine güvenmek ve de parti içi eğitim ile ortak bir dilin kullanılmasına olanak sağlanması ile mümkün olacaktır.

Genel Merkezlerin tek seçici konumda olması bu ülkeye kuvvetler ayrılığı presibi'ni getirmeyecek tam aksi Parlamenter Sistem den daha tehlikeli bir kuvvetler birliğinin oluşmasını sağlayacaktır. İyi bir muhalefetin oluşabilmesi de tam demokrat Türkiyenin oluşması ile mümkündür. Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday dahi bulamayan bir muhalefet olmamalı kuvvetli adayların yarışabildiği bir ortamın sağlanması da demokratikleşmeden geçeceğiniunutmamalıyız...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.