Bir caminin nesiller boyu hizmet vermesi, ona yalnızca bir ibadet mekânı olmanın ötesinde derin bir tarihi ve kültürel anlam kazandırır. O cami artık sadece taş ve harçtan ibaret değildir; aynı zamanda bir ilim yuvası, bir hatıra merkezi ve bir değer taşıyıcısıdır.
Trabzon’un Çaykara ilçesi, pek çok yaylasıyla bilinir. Bu yaylaların içinde ise tüm haşmetiyle öne çıkan bir tanesi vardır: Çambaşı Yaylası. Kuspa Dağı’nın eteklerine kurulmuş bu yayla, yalnızca doğasıyla değil, yetiştirdiği değerli insanlarla da ayrı bir anlam taşır. Türkiye’nin dört bir yanında önemli görevler üstlenmiş, bu yaylada doğmuş nice kıymetli insan vardır.
Çambaşı’nın Mağlakamboz mevkiinde yer alan cami ise, yayla kültürünün kalbinde yer alır. Bu cami, yalnızca ibadet edilen bir yer değil; yaz aylarında çocukların vakit geçirdiği, din eğitimi aldığı, kuşaktan kuşağa aktarılmış manevi bir mirastı. O kadar ki, neredeyse herkesin dedesinden torununa kadar bir şekilde yolu o camiden geçmiştir. Bu kutsal mekânda nesiller yetişmiş, anılar birikmiş, dostluklar kök salmıştır.
Ancak geçtiğimiz günlerde, bu manevi değeri olan camide aniden bir yangın çıkmıştır. Nedeni henüz bilinmeyen bu yangın, itfaiyenin uzak oluşu nedeniyle kısa sürede tüm camiyi sarmış ve yapı tamamen yanmıştır. Yangının görüntülerinin sosyal medyada yayılmasıyla, bu camiyle büyümüş nice insan derin bir hüzne boğulmuştur. Cami yanarken, içerisinde bulunan Kur’an-ı Kerimlerin yangından etkilenmeden kurtulmuş olması, olayın manevi yönünü daha da güçlendirmiş, birçok kişi tarafından bir mucize olarak görülmüştür.
Bu cami, orada yaşamış herkesin ortak değeridir. Yangının ardından yayla halkı maddi manevi hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan hemen harekete geçmiştir. Adeta bir sevgi seli ve geçmişe sahip çıkma bilinci oluşmuş, herkes elinden ne geliyorsa yapmak için sıraya girmiştir.
Yapılan istişarelerin sonunda ise, çocukluğunu Mağlakamboz yaylasında geçirmiş, halk arasında sevilen ve saygı duyulan bir aile öne çıkarak caminin yeniden inşası için tüm masrafları üstlenmeyi teklif etmiştir. Bu aile, “Biz bu camiyi annemizin ve babamızın hayrına yaptıracağız, kimse katkı sunmasın” diyerek, yalnızca maddi değil, manevi bir duruş da sergilemiştir. Ekiplerini kurup hemen çalışmalara başlamışlardır.
Böylesine güçlü bir dayanışma kültürü, köklerine ve değerlerine bu denli sahip çıkan bir topluluk… Bugün birçok yerde görmeye hasret kaldığımız bu örnek davranış, yalnızca bir cami yapımını değil, bir kültürün, bir ruhun yeniden ayağa kalkışını temsil etmektedir.
Bu nedenle, Mağlakamboz yaylasının adını yaşatan, köklerine sahip çıkan, birlik ve beraberlik içinde hareket eden herkesi yürekten kutlamak gerekir. Çünkü bu yalnızca bir yapı değil; bir hatıranın, bir neslin, bir inancın yeniden doğuşudur.