2015-09-30 19:27:57

SUYA SABUNA DOKUNMA

İsmail AYDIN

30 Eylül 2015, 19:27

Öyle derdi bazı büyük bildiklerimiz aman ha suya sabuna dokunma. Tamam dokunmayalım da ellerimiz hep kirli mi kalsın diye yanıtlamazdık bu bize bir ata sözü gibi gelirdi.. Neden böyle derlerdi bizlere diye hep düşünürdüm, sonra anladım ki suya sabuna dokunanın bu toplumda pek de yeri olmuyor. Çünkü toplum bastırılmış bir toplum olmaktan kendini soyutlayamadı. Ne zaman buna yeltense, ama öyle ama böyle bir ihtilal veya bir sıkı rejim gelir seni anandan doğduğuna pişman eder. Biz bunu 12 martta anladık ve o 12 martlar hep devam etti 12 eylül ve sonrası modern ve postmodern darbeler, yargılananlar, fişlenenler,tutuklananlar, ezenler. Ezilenler.. Rahmetli Ecevit “ ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen “ demişti ama içi boş kaldı sadece slogan oldu ama ne ezilen ne de ezen bir türlü sonlanmadı her dönem de ezen de oldu ezilen de ancak 2002 sonrası bu az da olsa bireyin lehine yönelik değişti. Ee devlet hep baba oldu bu ülkede, Devlet baba var o bizi korur o bize bakar o ne derse yapmalıyız aman devlet babayı küstürme “ suya sabuna dokunma “ oysa hani hep deriz ya çağdaş medeniyetler işte o seviyeyi yakalayanlara bakmadan hep o seviyeyi yakalayalım diye uğraştık ama yakalayanların yaptıklarını bir türlü yapamadık, ben bunları yazarken ezilenlerden gelen tepkileri hayretle izliyorum. Oysa yıllardır köşemde yazarım değişmesi gereken antidemokratik yasaların bir an önce değişmesi yönünde görüşlerimi ifade etmeye çalışırım. Çalıştım da hala 12 eylülün kokuşmuş yasalarını değiştiremeyenlere methiyeler mi yazacaktık suya sabuna mı dokunmayacaktık. Nasılsa böyle gelmiş böyle mi gitsin mi diyecektim. Anlamakta zorluk çekiyorum. Herkes demokrat ama bu antidemokratik yasaları değiştirmek birilerinin işine gelmiyor ve bunu görmekte acizlik içinde olmak bir marifetmiş gibi davranmak beni derinden üzüyor. Ben bildiğim doğruları yazmaya devam edeceğimi birileri bilmeli kimse bize aba altından sopa göstermeye kalkmasın. Ben bu ülkenin gerçeklerini gördüm, yaşadım ve hala yaşamanın derin üzüntüsünü yaşıyor olmam elbette gelecekte çocuklarımın geleceğini düşünmem gerektiği bilinci ile bu kalemi kullanmaya devam edeceğimi belirtmek isterim yazdığım yazılar geneldir hiç bir zaman olayları bireyselleştirmediğimi burada belirtmek isterim ancak yazdığım yazıları üzerine alanlar ve kendileri için yazdığımı sananlar büyük bir yanılgı içinde oldukları gerçeğini de buradan belirtmek isterim benim buna vereceğim yanıt elbette “ yarası olan gocunur” der ve geçerim. Bizde ne yazık ki böyle de bir hastalık var her olayı bireyselleştirmek gibi bir kronikleşmiş hastalık, oysa bu ülkenin başına ne gelmişse bunlardan geldiği bilincinde bile değiliz. Yine söylüyorum ve yine yazıyorum siyasi partiler yasası, seçim yasaları ve ceza yasaları ve de bir türlü değiştirilemeyen 12 eylül anayasası değişmediği sürece Türkiye de demokrasilerden ve insan haklarından kimse bahsedemez ve Türkiye demokratikleşmesini tamamlayamaz. Birilerinin ağırına gidiyor, parti içi demokrasi dememiz. Nedenini anlamakta zorluk çekmiyorum çünkü biliyorum ki işlerine geliyor ama kaybeden ülke oluyor ve yalaka bir toplum oluyoruz. Kimsenin umurunda değilse benim umurumdadır. Ve bu işin kovalayıcısı olacağım elimden geldiğince, dilim döndüğünce üzerine gidecek ve köşemde olsun, yazmaya devam edeceğim.. Siz önce parti içi demokrasiyi hayata geçirin ondan sonra ülke geneline bu kendiliğinden yayılır ve gider. Ama nerde atama sistemi ile bir yerlere gelmek bazılarını işine çok da güzel geliyor. Yıllarca partisi için çalışıp çabalayanlar kenara itiliyor ve dar grupçu bir anlayışla partide hiç emeği geçmeyenler parti etkinliklerine davet edilip iki palavra sıkanlar Milletvekilliği sıralamasına girebiliyorsa burada aksaklık var demektir..Aslında tabanın itirazı bunadır. Haklı mıdır bence elbette haklıdır. Listeler açıklandığında teşkilat mensupları birbirlerini arayarak ya Allah aşkına şu nolu sırada ki aday kim diye soruyorsa ve bunu dillendiremiyorsa burada da çok önemli bir aksaklık var demektir. Ve bunu dile getirmemek demokratikleşme sürecini askıya almak demektir. Belki birileri buna göz yumabilir ama biz buna göz yummayacağımızı herkesin bilmesi gerekmektedir.. Ömrümüz vefa ettiği sürece suya da sabuna da dokunacağız eller ancak o zaman kirlenmez. Hırsızlık sadece bir eşya’yı çalmak değil başkalarının hakkını çalmak en büyük hırsızlıktır. Bunu şimdi birileri kendim için yazdığımı sanıp yine bana birileri ile saldırtma yöntemini kullanacaklar ama bilsinler ki İSMAİL AYDIN bu güne kadar hiç bir yere aday olmamıştır olmayacaktır da,bu sistem değişene kadar. Ömrümüz elverir elvermez, tabi ki elverdiği kadar. Evet aday olmadım sadece verilen parti görevlerimi yerine getirdim hepsi o ama haksızlıklara karşı da elimden geldiğince karşı duracağım. Bu konu da da kimselerin şüphesi olmasın ve de bizi yıldırmaya kalkmasın kalkanlar az da olsun geriye dönüp bakmaları gerekir biz her attığımız adımın bedelini bu ülkede ödedik atacağımız adımın da ne gibi bedeller ödeteceğini bilerek atıyoruz bu adımları. Dünya globalleşmiş iletişim, ulaşım baş döndürücü boyuta gelmiş bilgi işlem teknolojisi olduğu yerde durmuyor. Ve bunu bütün dünya insanı izliyor ve görüyor. Ve talepleri de o kadar artma noktasına geliyor.. Siz bu taleplerin karşısında duyarsız kalamazsınız. İçi boş şablonlarla, sloganlarla ülke yönetemezsiniz bu sözler tüm siyasi partilerimize. Herkes üzerine almalı demokratikleşmeyi istiyoruz der ve kenara çekilir ve de demokratikleşme önünde engel oluşturursanız elbette birileri size karşı çıkacak ve hesap soracaktır.. Bu ülkenin başına ne geldiyse yasaklardan baskılardan gelmedi mi? Hala neyin hesabını yapıyoruz bireysel beklentilerimizi ülke beklentilerinin önüne geçirirsek işte bu bize yansıması böyle oluyor. Korkuyoruz, demokrasi den insan haklarından korkuyoruz. Hep ben yaparım,ben bilirim mantığı hakim ve ne yazık ki hak aramayı başkaları ile veya başkalarına yalakalık yapmakla arıyoruz. Biz bu nokta da elbette dik duracağız elbette demokratik haklarımızın talepkarı olacağız. Tek başımıza da kalsak bunları yazacak ve de fırsat verilen tüm platformlarda dillendireceğiz. Türkiyenin kaybedecek zamanı yok artık çok geciktiğimizi biliyorum.. Bu gecikmenin bedelini de hep birlikte ödüyoruz...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.