Gül'den kendisini eleştirenlere sert tepki

SİYASET

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ankara’da yaşanan bombalı saldırı sonrası Selahattin Demirtaş’a dilediği başsağlığına yönelik eleştirilere tepki gösterdi.

Gül, “Bugün öyle ki ölülerimize başsağlığı dilediğimizde bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak?” diye sordu ve ekledi: “Şüphesiz ki bu kadar sinir, bu kadar gerginlik ve bu kadar herkesin adeta alarm üzerinde olması bir memlekete huzur getirmez. Bunlar kısa dönemler için yaşanabilir ama bu süreler uzun sürerse bunların büyük zararı olur.” Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nın geleneksel Muharrem Ayı İftar Programı’nda konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, farklı hayat tarzları olan insanların samimi olarak bir araya gelmesinin çok değerli olduğunu belirtti. Son dönemde yaşanan saldırılara değinen Gül, “Bugün ölülerimize başsağlığı dilediğimizde, bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak? Veyahut da ölülerin olduğu bir ortamda birbirlerine başsağlığı dilediğinizde, ‘Ya, ne oluyor?’ diye sorular ortaya çıkarsa, o zaman sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kavramamız gerekiyor” dedi. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nın geleneksel Muharrem Ayı iftarı Topkapı Eresin Otel’de düzenlendi. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun’un ev sahipliğinde gerçekleşen iftar programına, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanı sıra İstanbul Valisi Vasip Şahin, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, eski bakanlardan ve AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Çelik, eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter, İspanya Başkonsolosu Pablo Benavides, İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli ile siyasetçiler, din adamları, işadamları, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı. İRANLI BÜYÜKELÇİ İLE ABD’Lİ BAŞKONSOLOS YAN YANA İFTAR YAPTI Programda tasavvuf müziği eşliğinde sema gösterisi gerçekleştirilirken, yemek öncesinde de iftar duası yapıldı. Abdullah Gül’ün oturduğu protokol masasında İran Büyükelçisi Ali Rıza Bikderi ile ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter’in yan yana oturarak iftar yapması dikkat çekti. İftar yemeğinin ardından bir konuşma yapan Abdullah Gül, her yıl geleneksel olarak Muharrem iftarı veren Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun ile arkadaşlarına teşekkür etti. Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında Çankaya’da Muharrem iftarları gerçekleştirdiklerini vurgulayan Gül, Hicri yılın İslam alemine, dünyaya, insanlığa ve Türkiye’ye hayırlar getirmesi temennisinde bulundu. “HİÇ AKLIMIZIN ALMAYACAĞI ŞEKİLDE…” Abdullah Gül, Muharrem iftarlarının bugünlere denk gelmesinin ayrıca bir önem taşıdığına vurgu yaparak, “Gerek dünyadaki olaylar, gerekse de bölgemizdeki, memleketimizdeki gelişen birçok sıcak olaylar, sevginin, saygının karşılıklı ve herkesin birbirine değer vermesinin önemini bir kez daha ortaya çıkartıyor” diye konuştu. Son dönemde yaşanan terör olaylarına değinen Gül, “Hiç aklımızdan geçmeyecek şekilde yaşanan kanlı olaylar ve bu olaylarda kaybettiğimiz askerler, polisler ve bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Son günlerde artık, gazetelerde çok küçük şekilde haber alıyoruz ama, maalesef olaylar, şehitler devam ediyor. Yine son dönemde hiç aklımızın almayacağı şekilde Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da canlı bombalarla hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımızın, genç, kadın, çoluk, çocuk, hepsini rahmetle anıyorum. Hem bütün milletimize başsağlığı diliyorum hem de hepsinin ailelerinin acılarını paylaşıyorum” dedi. “BU TİP İNSANLAR BİZDEN ÇIKMAZ DERKEN…” “Bir zamanlar bizim coğrafyamızın çok uzağında canlı bombalar olur, ‘Bu tip insanlar bizden çıkmaz’ derken, bugün ne yazık ki bunları kendi topraklarımızda yaşar hale geldik” diyen Abdullah Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun böyle devam etmemesi gerekiyor. Onun için hepimizin birlik ve beraberlik içerisinde olması ilk şart. Ancak birlik ve beraberlik içerisinde olabilmemizin şartlarını da yine muhakkak beraber oluşturmamız gerekiyor. Birbirimize saygı ve sevgi, farklılıklarımızı anlamak ve onlara saygı göstermek her şeyin başında… Bu anlamda herkesin ne düşündüğünü iyi anlayabilmek için en iyi yol, empatidir. Farklı düşünenlerin yerine kendinizi koyduğunuzda, ‘Hangi açıdan bakıyorlar, nasıl değerlendiriyorlar?’ diye düşünmek aslında doğru yolu bulmanın en başıdır. Şüphesiz ki bu kadar sinir, gerginlik, herkesin adeta alarm düzeyinde olması, bir memlekete huzur getirmez. Bunlar kısa dönemler için yaşanabilir ama uzun sürerse büyük zararı olur. Bir an evvel bu durumdan hep beraber, millet olarak, devlet olarak çıkmamız gerekir. Çünkü bu olumsuz havalar derinleştikçe derinleşir, kronikleştikçe kronikleşir.”
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.