Soma Davası Ertelendi

MANİSA

Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin görülen davada ara karar verildi. 20’nci duruşması görülen davada 5’i tutuklu 51 sanığın yargılanması 26 Mart 2018 günü devam edecek.

Ara karar öncesi savcı, Manisa soruşturması dosyasının “gizlilik ihlal edilmemesi kaydıyla” istenilmesine ve beklenilmesine; tutuk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti ve mahkeme başkanı Salih Pehlivan ise bu kararı onaylayarak Manisa’daki soruşturmanın kurulacak olan komisyonun önderliğinde gizli bir şekilde mahkemeye ulaştırılması kararını verdi.
“Ekmeğini kazanırken öldürülenler için mücadele edenler yalnız kalmayacak“ diyerek sözlerine başlayan Sosyal Haklar Derneği Başkanı müdahil avukatlardan Can Atalay “Avukatlık mesleğinin ezilenler, emeği ile geçinenler yurttaşlar yararına onların haklarını savunmaya çalışan avukatlara yönelik, avukatlık mesleğinin bu şekilde yapılmasına yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir anda yaptık bu duruşmayı. Bu dosyanın en önemli emektarlarından Avukat Selçuk Kozağaçlı arkadaşımız tutuklu iken bu duruşmaya çıktık. Yerini doldurmaya çalıştık ne kadar başarılıyız bilmiyoruz. Fakat şu bilinsin, bu ülkede ne olursa olsun halkın hakları için mücadele edenler, emeği ile geçinen yurttaşların hakları için mücadele edenler, ekmeğini kazanırken öldürülenler için mücadele edenler yalnız kalmayacak. Onların avukatlığı o arkadaşımız tarafından yerine getirilemiyorsa bir diğer arkadaşımız tarafından yerine getirilecek. Bu vesile ile sözümüze Türkiye’nin dört bir yanından mesleklerini yapmaları nedeni ile tutuklu olan başta Selçuk arkadaşımız olmak üzere bütün arkadaşlarımıza, bütün ailelerimizle birlikte selamlarımızı göndererek başlıyoruz” ifadesini kullandı. 
Atalay, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bugün önemliydi, fiil ve faal değerlendirilmesinin esnetildiği, ceza yargılamasının en temel kurallarının esnetildiği bir Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı manipülasyonu ile karşı karşıyayız. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı Can Gürkan’ın şikayeti üzerine ne idüğü belirsiz bir soruşturma başlattı. Ne idüği belirsiz diyoruz, çünkü öldürülen bizim evlatlarımız, buradaki insanların evlatları. Soruşturma Can Gürkan’ın avukatlarının bilgisi dahilinde ancak buradaki ailelerin bilgisinden kaçırılarak sürdürülüyor. Böyle bir şey söz konusu değil, Cumhuriyet tarihinde böyle bir soruşturma yok. Bugün mahkemenin verdiği ara kararlar bu açıdan önemlidir, dikkat çekicidir ve yerindedir. Fakat bir eksiklik var, ne olursa olsun bu aşamada soruşturmanın geliştirilmesi talebi olarak değerlendirilemeyecek bir durumda. Bu dosyada hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde olay açıklığa kavuşmuş, kimin nasıl sorumlu olduğu açıklığa kavuşmuş durumdadır. Duruşma salonunda söylenilenin bir başka anlamı var, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı bu dosyayı bekletirken kimin ne yaptığını ayrıntısı ile açıklayan bilirkişilerden zorla ifade alıyor. Duruşma salonunda Alp Gürkan’ın avukatı ayrıntısı ile anlattı. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı bu işte dikkat çekicidir.”
Atalay, “26 Mart’ta burada olacağız, geçen duruşmadan sonra da söylemiştik, Türkiye’nin tüm demokratik kamuoyu, emekten yanayız, ezilenden yanayız, halkın haklarından yanayız diyen tüm demokratik kamuoyunu buraya bekliyoruz. 301 canın hesabını sormak Türkiye’nin geleceğini kazanmak için önemlidir. Türkiye’de yaşayan sıradan yurttaşların emeği ile geçinen yurttaşların geleceğini kazanmak için önemlidir. Bu davada şuan sayımız ortada bu ailelerin davaya sahip çıkma hesap sorma kararlılığı iradesi ortada. Fakat tüm Türkiye demokratik kamuoyunun bu davaya ne kadar sahip çıktığı ya da ne kadar az dayanışma gösterdiği ortada. Herkesi 26 Mart 2018 Pazartesi günü Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin önüne bekliyoruz. Şu kadarını söyleyeyim yoklama alacağız. Aldığımız yoklamayı da sizinle paylaşacağız” diye konuştu.
“Bu dava dünya tarihinde çok önemli bir katliam davasıdır”
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Sekteri Nergiz Tuğba Aslan ise yaptığı açıklamada, “Bu katliamın yaşandığı gün, ertesi gününden itibaren ülkenin dört bir yanından ezilenlerin, yoksulların yanında olan avukatlık mesleğini bu şekilde yürüten avukatlar olarak her birimiz oradaydık. O günden itibaren aslında siyasal iktidarın nasıl bir basıncının olduğunu birebir şahidiyiz, bizzat biz de karşılaştık. O koşullardan bugüne kadar bu dava getirildi. Ne kadar zor olduğunu herkes biliyor ama kamuoyu desteği ve ailelerin sonsuz inancı ve sonuna kadar takipçisi olması sayesinde dördüncü yılına gireceğiz neredeyse ve davayı takip ediyoruz” diyerek sözlerine şöyle devam etti: 
“Bir hususa dikkat çekmek isterim, son HSK değişikliği ile davayı başından beri takip eden ve dosyaya gerçekten vakıf olan heyetin görev yerlerinin değiştirilmesi ve başka yerlere gönderilmesi yerine başka bir heyetin teşkil edilmesi ile başlayan bir siyasal iktidarın dosyaya bir şekilde müdahale etmesi ile karşı karşıya olduğumuzu fark ettik ve ciddi endişe taşıyoruz bu anlamda. Selçuk Kozağaçlı’nın tutuklanmasının da aslında bu kapsamda bir anlamı olduğunu düşünüyoruz, zira bu sadece bizim düşüncemiz değil Selçuk Kozağaçlı gözaltına alındığında kendisine sorulan sorulardan birisi de buydu. Diğer toplumsal davalarda olduğu gibi Soma davasını neden takip ettiği, kendisine yönetilmiş sorulardan biriydi. Bunun anlamının farkındayız, sermaye ile siyasal iktidarın nasıl bir dayanışma içerisinde olduğunu da farkındayız ve davanın nereye sürüklenmek istendiğinin de farkındayız. Zamana oynayarak aslında belki tutukluluk süreleri ile ilgili bir kazanç elde etme çabasının da farkındayız. Bunların hiçbirine izin vermeyeceğiz. Bizler buradayız, her birimizin başına da bir şey gelse yerimize onlarca, yüzlerce avukat gelecek, ailelerimiz burada davanın sahipleri burada tam da Can Bey’in dediği gibi ilk günlerde olduğu gibi kamuoyu desteğinin de bu davanın devamı ve sağlıklı bir şekilde adil bir karar verilmesi için kamuoyu desteğinin tüm demokratik kurumların burada olması gerekiyor. Bu dava dünya tarihinde çok önemli bir katliam davasıdır. Bunun unutulmasına adliyenin tozlu raflarına kaldırılmasına aslan izin vermeyeceğiz.” 
Ailelerin hakimin vicdanına seslendiğini kaydeden Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat Hatice Aslan Atabay ise “Hakim biz avukatların yanı sıra ailelere de söz verdi, hepimiz tekrar onların acılarını, bu davanın onlar için anlamlarını tekrar tekrar gördük. Hakimin vicdanına seslendiler, arkasındaki yazıyı gösterdiler. Biz tekrar tekrar aynı duyguları yaşadık ve çok etkileyiciydi. Bu da bu duruşmanın önemli bir parçasıydı” şeklinde konuştu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.