Ülke olarak son zamanlarda çok çabuk bağlanıyor, çok zor ayrılmalar yaşıyoruz. Bunlar takım, tarikat, parti, cemaat, dernek vb arttırabiliriz. Ama unuttuğumuz ve başaramadığımız bir şey var. Bağlı bulunduğumuz ortamdan çıkarken illa kavga ya da küserek ayrılıyoruz. 

HALKIN UMUDU YENİ KURULACAK PARTİLERDE

Son günlerde konuşulan ve tartışılan konuların başında kurulacak olan yeni oluşumlar geliyor. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan isimleri ön planda. Ya  anlaşıp beraber bir parti kuracaklar ve yahut  ikisi de ayrı parti kuracaklar. Unutmayalım ülkemizde yönetim değişiklikleri her zaman krizle olmuştur. 2001 krizini hatırlayalım, başta Ecevit vardı yani koalisyon partileri ve kriz başladı. Dolar fırladı derken Bahçeli erken seçim istedi. Ve seçime gidildi, yeni kurulmasına rağmen Ak Parti, büyük bir oyla seçimi kazandı. Ak Parti yaklaşık 18 yıldır ülkeyi yönetiyor. Ama 18 yılda aldığı darbeler, ekonomik girdaplar, işsizlik, yerel yönetimler, parti içi çekişmeler, derken yıpranan ve yorgun bir görünüm sergilediği gözden kaçmıyor.

Atalarımızın söylediği çok güzel bir söz var" Bir at kırk yıl koşmazmış" derler bunun için demeokratik bir ülkede yaşadığımız için, yeni partiler de çıkacak yeni liderler de yetişecek. Bunu bir kazanım değil de hainlik ya da kıskançlık olarak nitelendirirsek kaybeden biz oluruz, ülkemiz olur, demokrasimiz olur.

DAVUTOĞLU  KÜSTÜRÜLMEMELİYDİ

Takım ruhu çok önemliydi partiler için. Güven veren isimler, işini layıkıyla yapan ekonomistler, parti içi huzuru sağlayan ağır ağabeyler falan. Ak Parti'nin bunca yıl ayakta kalmasının başlıca nedenleriydi bunlar. Ama artık yok. Kurucu üyelerin bir çoğu partiden dışlandı. Şu an halkın çoğu, bakanların ismini bile bilmiyor.

Yeni oluşumlar, yeni beklentiler, yeni fikirler, yeni tecrübeler demek. Kimse yeni oluşumları, ihanetle suçlamasın ya da partiye kazık attı gibi söylemlerle, hiç kimse bir birini yargılamasın.

Bir zamanlar Refah Partisi vardı hatırlarsınız. Ne oldu partinin içinden çıkan başka bir lider, yeni bir parti kurdu ve ülkenin başına geçti. Ve şimdi biz o liderin 18 yıldır ülkeyi yönettiğini görüyoruz. Şimdi soruyorum sizlere, Sayın Erdoğan'ın yaptığı yeni oluşum yani yeni parti fena mı oldu? Şimdi burda Sayın Erdoğan Refah partisine ihanet mi etmiş oldu?

YANLIŞLARI SÖYLEMEK CESARET İSTER

Bir çok siyasetçi, aman yanlış da olsa ben söylemeyeyim, benden bilmesinler yada ben sivrilmeyeyim bunun derdinde. Belki yanlış olduğunu adı gibi biliyor ama ses çıkarmıyor. Niye peki? Çünkü bir sonraki döneme seçilme ihtimali düşüyor. Genel başkanının fikrine karşı çıkmış oluyor. Partilerde en çok rastlanan ve bir çok siyasetçiye siyaseti bıraktıran ana neden bu. Oysa bir takım gibi olsa yanlış olmaz. O diğerinin açığını kapatır, diğeri de onun açığını. Ama bizde yanlış söylendi mi, ya hain olursun ya da fitne çıkaran. Kimse seni sevmez o yapıda.

Son günlerde Ahmet Davutoğlu üzerine fazla gidiliyor. Ne hainliği kaldı ne ihanet içinde olduğu. Hal böyle olunca da Davutoğlu iki gün önce patladı. Ve " Terör konusunda konuşursam bir çoğu insan içine çıkamaz" dedi. Tabi bu cümleler Başbakanlık yapmış birisinin ağzından çıkınca, çok büyük bir yankı uyandırıyor. Acaba açıklasa neler söyleyecek? Hangi gizli bilgiler ortaya çıkacak?Kimlerin başı derde girecek? Bunlar merak konusu. Ülkede siyaset  öyle bir hale geldi ki, kimse kimseyi tehdit edemiyor.

 İstanbul belediye seçimlerini hatırlayalım. Aynı senaryo İmamoğlu içinde yaşanmıştı. Sıradan bir belediye başkanı olan İmamoğlu, bir anda Dünya medyasının dahi ilgilendiği kahraman bir başkan oluvermişti. Seçim de iptal edilince, 13 binlik fark bir anda 806 bine çıkmış ve CHP adına yeni bir lider doğmuştu.

Bugün aynı senaryo Davutoğlu için yapılıyor. Yıpratılıyor, suçlanıyor, hainlikle itham ediliyor. Ama bu suçlamalar doğru değilse, halk bunun hesabını sandıkta sorar. Ne olursa olsun yapılan her hareket, demokratik ve hukuk çerçevesinde yapılmalıydı. Davutoğlu seçimle Başbakan olmuş ama seçim yapılmadan genel bir kararla Başbakanlıktan alınmıştır. Tabi bu kararı doğru bulmayan bazı isimler de partiden ayrılmıştır. Mesela Manisa adına her türlü fedakarlığı yapmış, 3 dönem Manisa'yı başarıyla temsil etmiş, parti grup başkanlığında bulunmuş Selçuk Özdağ gibi sözünün arkasında durarak Davutoğlu'nun görevden alınış şekli yanlıştır dediği için partiden uzaklaştırılmış bir ismin bu şekilde açıklamaları çok manidar doğrusu.

Kim hangi partiyi kurarsa kursun, çıkar kavgası gözetmeden, demokratik, hukuk, sosyal, laik bir yapıda olduktan sonra başımızın üstünde yeri var. Sonuçta her şey sandıkta belli olacak ve her zaman olduğu gibi buna halkın iradesi karar verecektir.

Saygılar

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel