Kış kapıda, aça çorba, üşüyene aba, yuvasıza oba olmak gerek…

Varlıklı ve güçlü iken, kendi zevklerimize boğulmayalım…

Çevremizde, mahallemizde, şehrimizde bulunan yoksullara ve kimsesizlere sahip çıkalım...

Zenginliğe, makam ve mevkie güvenme…

İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Kışın şiddetinin arifesindeyiz.  Varlığımız ve gücümüz nispetinde  ihtiyaç içerisinde inleyen, bekleyen yoksullara arayıp bulalım.

İmtihanı kaybetmeyelim. “Ne oldum?” demeyelim. “Ne olacağım?” diyelim. Bugün varlık içerisinde olanlar, yarın darlık içerisinde, bugün makamda olanlar, yarın oturacak sandalye bulamayabilirler. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Seçimler… Depremler yakın şahitler…

Öyleyse varlıklı ve güçlü günlerimizde, muhtaç ve zayıf kişilere yardımcı olalım. Empati yaparak, aç - susuz ve kimsesiz olanları düşünelim.

Bir tas sıcacık çorbaya, sırtında bir abaya, başını sokacak bir yuvaya hasret nice insanlarımız var.

 Açları düşünelim, üşüyenleri hatırlayalım, kimsesizlere kimse olalım. Bu çağda, hala insanlar parklarda ölmesin…

Her gece gökyüzüne bakarak ağlayan ihtiyaç sahiplerinin gözyaşları hepimizindir. Onların bu hallerini bilip de ağlamayan göze göz, dağlanmayan yüreğe yürek, sızlamayan vicdana vicdan denir mi?

Sevgili Peygamberimiz (sav), tüm canlılara olduğu gibi hayvanlara da sevgi ve merhamet konusunda çok duyarlı davranmış, bu konuda da insanlığa örnek olmuştur.

Hz. Muhammed(sav), Uhud seferinde, ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca, kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikip koca bir orduyu o kedinin etrafından dolaştırmış. Ve seferden döndüğünde o nöbetçiden kediyi istemiş ve sahiplenerek adını Müezza koymuş. Müezza, muhtemelen bir sokak kedisiydi ve Mekke'nin sıcak kavurucu çöl sokaklarından “O” şefkat merhamet timsali Hz. Muhammed(sav)’in ilgisi ile kurtulmuştu.

Hayvanın aç ve susuz bırakılması, eziyet edilmesi ve güçlerinden fazla yük vurulması gibi kötü muameleleri hiçbir zaman benimsemeyen Sevgili Peygamberimiz, bu tür davranışlarda bulunanları şöyle uyarmıştır: “Bu dilsiz hayvanlar hakkında, Allah’tan korkun.”

Ya, aç- açıkta, bir lokma bekleyen insanlar…

Açlıktan ölüyoruz insanlık olarak. Bir kısmının kalacak bir yeri olmadığı, yiyecek bir lokma bulamadıkları için barklarda, üstgeçit altlarında bedenleri ölüyor, daha büyük bir kısmımızın ise ruhu ve ruhuyla beraber insanlığı ölüyor…

Gözlerimizin önünde insanların, hatta hiçbir canlının açlıktan, soğuktan ölmesi seyredilmemeli…

İlgililer, yetkililer, Vali, belediye başkanları, hayırsever STK’lar, ramazan duyarlılığı, kışında devam etmeli.  Kışın bir başka duyarlı olunmalı…

Evet ben, yapmam gerekenleri yapamamış olmanın vebaliyle kahroluyorum… ya sizler…

Selam ve dua ile…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel