İki yıl önce ekonomimizin sos verdiğini ve bir durağanlıktan öte iniş çizgisine doğru hareketlendiğini belirtmiştim. Aslında bu iniş çizgisi 2010 yılında başlamış büyümeyi ve elimizdeki değerlerle inşaat sektörü ile kalkınmayı tercih ettik. 2016-15 Temmuz ve FED’in faiz politikaları bizim bir taraftan cari açığımızı diğer taraftan bütçe açığımızı ortaya koydu. Ekonomi de buna ikiz kriz denir ki bu da bir krizin en büyük habercisidir. Bugün yaşananlar bir global sarsıntıdan kaynaklanmıyor bu bize ait olan yani lokal risk pirimi ile karşı karşıyayız. İhracatın hızlı artışı söylemlerinin arkasına kimse sığınmamalı. İhracat ucuz mal vererek günü kurtarmak geleceği risk altına almak anlamını taşır. İhracat ile ithalat arasındaki açı daralıyorsa burada ihracat büyümesini sağlıyor olabilir.

Ama bu arada biz fakirleşiyoruz. 2019 yılı korkarım ki yüzde sıfır büyümeyle sonuçlanabileceği endişesini taşıyorum ve bunu görür gibiyim. 2020-2021 yıllar kaybedilenlerin kazanılması doğrultusunda bir çabanın sarf edileceği, çalışmalar yapılabileceği sinyallerini alır gibiyim.

Bu arada devlet hisse senetleri ile bir fon yaratabilir mi? Bunu da bilemiyorum ama reel üretim mekanizmasını kullanmanın zararlı olmayacağı düşüncesindeyim. Krizin hangi noktasında olduğumuza baktığımızda bireyler bu krizi hissettikleri günler geldi çattı bile. İşsizlik kronikleşmiş yüzde 9’un bir hayli üzerinde yüzde 11’lere dayanmış tabi bir de bunun yanında gizli işsizlik eklenirse yüzde 19 rakamını görmek mümkün. Genç işsizlik oranımızın yüzde 20’lerin üzerine çıkması da en büyük tehlike sinyalini oluşturuyor.

Hükümet bir yangın olduğunun farkında bu yangının hükümet kaynaklı olduğunu söylemiyorum ama iyi niyetle bu yangını söndürmeye çalışıyor. Ancak bu yangın taşıma suyla söndürülemez hele hele tahvil İhraç ederek yüksek maliyetlerle işi hal yoluna koymak ülkenin geleceği için hiçte iyi olmayacak kanaatinde olduğumu belirtmek isterim.

Ekonominin düzelmesi İsteniyorsa köklü ve uzun vadeli programlar yapmak gerekiyor. Tıpkı Çin gibi, tıpkı Güney Kore gibi. Hukuki yapımız ve demokrasimiz ivedilikle düzeltme yoluna gitmek ve uzun vadede yapılacak bir planla yola devam etmemiz gerekmektedir.

2008 son çeyreği krizi bize ait değil global krizdi. O zaman da işsizlik yüzde 18’lere dayanmış ama finans sektörümüzün güçlü olması sonucu hafif yaralarla bunu atlatmıştık. Şimdilerde de finans sektörümüz çok kötü bir durumda değil. Özel sektörün borçları özeli ilgilendirmiyor. Doğrudan devleti ilgilendirdiği için bu borçlar da ne yazık ki bizim omuzlarımıza yükleniyor. Şimdi benim aklıma şöyle bir soru geliyor. Güzel günlerde karı paylaşmasını hiç istemiyor ve yapmıyoruz. Ama kötü günlerde fakirliği gayet güzel paylaşıyoruz. Türkiye’de hiçbir zaman bir talep enflasyonu yaşanmamıştır. Evet talepten kaynaklı olmayan bu enflasyon maliyet enflasyonu olarak karşımıza çıkıyor ve bilhassa gıda enflasyonunun önüne geçilemez bir hal aldığı görülüyor. Elbette siz Kanada’dan, Hollanda’dan Türk lirası ile gıda ürünü alıyorsanız dolar üzerinden alıyorsunuz.

Ve bunun maliyetleri bir hayli yüksek oluyor. Yani tarımla ilgili köklü ve rasyonel kararlarla bir reform paketi veya paketleri hazırlamamız gerekiyor.

Canlı tutmaya çalıştığımız otomotiv sektörü de çökmek üzeredir. Kimse arabasını yenilemek peşinde değil herkes mevcut arabasını tamir edip binme derdinde bu da bu sektörde bir resesyona doğru gidiyor diyebiliriz.Turizm patlıyor deniliyor, Çok doğru turist sayısı çok artıyor. Ama ne yazık ki turizm gelirleri artmıyor doların 6 liralarda olduğu bir ülkede 6 bin lira ile gelen bir turist rahatlıkla bir buçuk ay burada geçimini sağlayabiliyor. Yaptığımız ihracatın bile yüzde 60’ı ithal malzemelerden olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel