AK Parti'nin en başarılı olduğu dönemlerini ve kimlerin kabinede yer aldıklarını hatırlayalım. Cumhurbaşkanı sayın Gül, ekonomiden Sorumlu Bakan Babacan, Dış İşleri Bakanı Davutoğlu, AK Parti genel başkan yardımcısı Özdağ, işte bu isimler AK Parti'yi başarıdan başarıya sürükleyen ismlerdi. Bu isimlerim küstürülerek ve partiden ihraç ederek, AK Parti'nin ne kadar yanlış bir karar aldığını önümüzdeki seçimler gösterecek. Çünkü bu isimler partiden bir il başkanı veya bir Milletvekili gibi ayrılmaları çok da önemli olmayan isimler değil. Cumhurbaşkanlığı yapmış, Başbakanlık yapmış, ekonominin başında durmuş isimler. Tabi bunların partiden ayrılmaları da kolay olmuyor. Sadece kendileri değil ekibi, sevenleri, ona oy atan seçmeni hepsi beraberinde partiden ayrılıyor. Siyaset bize bir hada gösterdi ki, parti içi küsmeler, eleştiye kapalı olanlar kaybediyor. Kimin kime ne zaman muhtaç olacağını da sandık belirliyor.

Siyasette de durum böyle değil mi? Kimler kimlere muhtaç olmadı ki, şu hayatta. Sayın Bahçeli'nin Sayın Cumhurbaşkan'ına söylemediği söz kalmadı zamanın da. Aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkan'ın da çok ağır sözleri oldu Sayın Bahçeli için. Ama dedik ya komşu komşunun külüne muhtaç olurmuş. İşte tam da bu yaşandı siyasette. O küskünler, bir anda kuzu sarma oluverdi. Birinin eriyip yok olma korkusu, diğerinin hükümeti kuramama korkusu. Ne acayip değil mi? Demek ki insanların veya partilerin arkasından konuşurken gün gelip onunla sıkı fıkı dost olmak olduğunu da unutmamak gerekiyormuş.

DAVUTOĞLU VE ÖZDAĞ'IN İHRAÇ KARARLARI YANLIŞTI

AK Parti, her ne sebepten dolayı olursa olsun bu iki ismi partiden ihraç etmeyecekti. Çünkü bu iki isim, akademisyen, entellektüel, kültürlü, dış politikayı okuyabilen insanlardı. Ak Parti, Davutoğlu ve Selçuk Özdağ'ı ihraç kararıyla disiplin kuruluna sevk etmişti. Nihayi karar bugün çıktı ve her ikisininde partiden ihraç kararı verildi. Gerekçeli sebep olarak da hemen hemen ikisi için de aynıydı. Neydi bu kararlar, ortalama olarak AK Parti'ye yapılan eleştiriler. Peki olmayacak mı eleştiriler? Bunca zaman el ele kol kola beraber yol alınan bu gemide birileri sizi eleştirince hemen onu kovmak mıdır doğru olan. Unutmayalım!! zamanında AK Parti için demediklerini bırakmayan Numan Kurtulmuş şu an bakan, En ağır kelimeleri sarf eden Süleyman Soylu İçişleri Bakanı. Nasıl oluyor bunlar peki? Ne yani o sözler, hakaretler unutuldu mu? Ne çabuk sineye çekildi. Şimdi yıllarca beraber yol aldığınız, Başbakanlık yapmış, yüzde 45 oy almış Davutoğlu'nun partinin iyiliği için söylediği sözler mi size ağır geldi. Maalesef dost acı söyler. Bunun en güzel örneğini İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşadık. Vatandaş, eleştirme gücünü elinden alındığı hissettiği an sandıkta cevabını veriyor.

AK PARTİ, SEÇİMLERDE DAVUTOĞLU VE ÖZDAĞ'I ARAYABİLİR

Siyasette herkesin korktuğu tek şey vardır."SANDIK" içinden ne çıkacağını kimse bilemez. Onun için düzenini kurmuş partiler, eften püften sebeplerle dava ve yol arkadaşlarını harcamamalıdırlar. Kim derdi ki, MHP ile AK Parti aralarında o kadar büyük atışmalar yaşandıktan sonra beraber yürüyecekler. Söylenen sözleri sineye çekecekler. Demek ki "Büyük lokma ye büyük söz söyleme" demiş atalarımız. Şimdi kim garanti edebilir AK Partiden ihraç edilen Davutoğlu ve Özdağ'ın kurmasını planladıkları partiye ihtiyaç duyulmasın. O zaman, aynı görüşe sahip yıllarca beraber görev yapmış ve daha sonra basit nedenlerle partiden ihraç edilmiş bu kişilerin nasıl kapısını çalacaksınız?

Hepimiz biliyoruz ki, artık ülkede tek başına iktidar olmak zor. Mutlaka sizin görüşünüze yakın biriyle ittfak yapmak zorundasınız. o zaman niye demokratik davranıp, insanların fikirlerine ve eleştirilerine saygı duymuyorsunuz?

 HALKIMIZ, HEP MAĞDURDAN YANA OLDU

AK Parti'nin başalı olması ve bu güne kadar uzun bir görev yapması, mağdur edildiği bazı konulardan kaynaklanıyor. Sayın Erdoğan'ın şiir okuyup, ceza evine girmesinden tutun, 367 krizine kadar hep mağdur edildiğini anlattı. Ve halkta hep onu haklı buldu, buldukça da oy verdi.

Ama İstanbul belediye seçimlerinde iş değişti. Bu sefer mağdur olan taraf İmamoğlu'ydu. Seçimi kazandı mazbatasını geç verdiler. Tüm oylar değil, yalnız büyükşehir oyları sayıldı. Yani kısacası mağdur edildi ve seçimi kazandı. Sosyolojik olarak baktığımız zaman aradaki bu kadar oy farkı, İmamoğlu'nun haksızlığa uğratıldığı ve mağdur edildiği kanısı halkta uyanınca farkın bu kadar açılmasına ve ezici çoğunlukla başkan seçilmesine sebep oldu.

Önümüzde ki seçimlerde de halk tercihini mağdur olan ve partiden ihraç edilen, Başbakanlığı elinden alınan, yüzde 45 oy almış ve hiç bir gerekçe olmadan görevinden alınan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Selçuk Özdağ'dan yana kullanabilir. Bu tabi ki bir varsayım. Doğru olup olmadığını seçim sonuçları belirleyecek.

Saygılar

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel