Sevgili Okuyucularım;

Ankara'da Suriye gündemli üçlü zirve düzenlendi.
Rusya ve İran, Astana süreci boyunca Suriye'nin topraklarının tamamında kontrol sağlamasını meşru hakkı olduğunu savundu.

  Bu toplantıda İran Cumhurbaşkanı H. Rouhani ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin arasında, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili olarak;
  Türkiye'nin kuzey Suriye kaynaklı güvenlik kaygılarının PKK/PYD Terör örgütleriyle olan sorunun ancak Kürtlerle yapılacak diyalogla çözmüş bir Suriye'nin egemenliğini tüm topraklarında kurmasıyla giderilebileceği, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak Adana Mutabakatı ile  hukukî bir zemin oluşturmasını, bu mekanizma aracılığıyla Suriye ile siyasi ilişki kurmayı hedeflemesini, Sonuçta Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyi ve Fırat'ın doğusu ile ilgili olarak ABD ile güvenli bölge pazarlığını sonlandırmasının öngörüldüğü.

  İran, Suriye krizinin sadece siyasi yollarla çözülebileceğine, bunun da Suriye halkının katılımıyla gerçekleşeceğine inandığını açıkladığı görülse de; Her iki lider Ankara zirvesinde de, Türkiye'yi bu ilgili bu esaslara çekmeye çalıştıkları görülmüştür. İran Cumhurbaşkanı Rouhani’nin kaygılı açıklamalarında, Soçi mutabakatının uygulanması planlandığı gibi ilerlemedi, derken “ABD’yi kast ederek” Teröristlerin kontrolündeki bölgeler azalmadığı gibi artış gösterdi. Teröristlere sahadaki koşulları suiistimal etme fırsatı verilmemeliydi. Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenlik haklarına saygı gösterilmesi ve dış güçlerin müdahalelerinin sona ermesi gerekir. ABD güçleri bir an önce bölgeyi terk etmelidir, demesi önem taşımaktaydı.
    Rusya Devlet Başkanı V.Putin de;
 Astana süreci, Suriye'nin çözüm sürecine en etkin katkı sağlayan mekanizmadır. Ortak çabalarımızla Suriye topraklarında istikrar sağlanmıştır ve şiddet seviyesi düşürülmüştür. İdlib bölgesi teröristlere bir sığınak olmamalıdır. Bu bölgeden gelen terörist tehdidi tamamen yok etmek için ilave adım atmamız lazım. Suriye'nin kuzeydoğusundaki durum da endişe vericidir. Oradaki güvenlik sorunları Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması temelinde çözülmelidir. Suriye'yi nüfuz alanlarına bölmek kabul edilmez, dedi.

   Bu konu gerçekten bölgemiz ve Türkiye için hayatı önemle, telafisi giderilemeyecek hatalara yol açabilir mi? Bilinemeyen konu olmuştur.

   Cumhurbaşkanımız, R.Tayip Erdoğan; İran Cumhurbaşkanı H. Rouhani ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin’e hitaben, Suriye Arap Ordusu'nun Rusya ve İran desteğindeki hava saldırıları ve bombardımanlarının artan tehditi altında tutuyor.
    Devlet Başkanı B.Esad, "İdlib'deki harekât terörist militanlara karşı düzenleniyor, harekâtın Türkiye'nin bu kentten çıkmasını da sağlayacağını düşünüyoruz"  derken, Suriye Arap Ordusu'nun kendi toprakları için yaptığı harekâtı ve Türkiye'nin güvenliği için tehdit oluşturan bir ihlâl olarak kabul ettiğini belirterek, "Suriye'nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG/PYD' olduğu” fakat bu durumu algılayamadığı da beraberinde görülmektedir.

   Bu ülkedeki PKK/PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir.   

  Türkiye üçlü Zirve Toplantısı'nda Suriye sınırımız boyunca bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğini açıklamış oldu. İlaveten de, "Artık Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşlerine yoğunlaşmamız gerekiyor.
   Fırat'ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de korunaklı bir liman olacaktır.
   Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz.
   Geri dönecek Suriyeliler için yeni yerleşim alanları inşa edilmesi mümkündür.
   Türkiye olarak bu konuda her sorumluluğu almaya hazırız" diyor.

   Sığınmacı Suriyelilere evler, konut, iş yerleri okul, sağlık, sosyal ve kültürel alanlar yapalım öneri taahhüdü yapılırken, zaman zaman Bayramlarda Suriye’lilerin huzur içinde gittikleri Suriye de Barış için savaş baltaları toprağa gömülüyor galiba.

    Ankara Zirvesi'nde Suriye'de Anayasa Komitesi'nin oluşturulması konusunda mutabakat sağlanmış olduğu görülmektedir.
   Beraberinde Suriye egemen olduğu topraklarda Kürt YPG güçlerinin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri'ni "bölücü terörist milisler" olarak tanımlarken,
Topraklarında ki bölücü teröristlerle mücadele etmenin sadece kendi hakkı olduğunu savunuyor.

    Bunca Suriyeli ülkemizde elini kolunu sallayarak gezerken, binlerce Ermenistan vatandaşı yalınız İstanbul da kaçak yaşayıp, ne yaptığı bilinmezken, kaçak çalışırken; Yasal yollarla Türkiye’mize gelerek yasal oturum izni alarak, yarı zamanlı işlerle ekmeğini kazanarak hayat idamesini sürdürmek isteyen bir Azerbaycan vatandaşının Göç İdaresinde gözaltına alındığının haberini basından öğreniyoruz.

    Nijat (Nejat) Abdulzade isimli Dost ve Kardeş ülke Azerbaycan vatandaşını, Heyecanlı bir komiserimizin, biraz da kafaya taktığı bir mekan’a fatura kesmesiyle "Çalışma iznin yok" denilerek alınıp götürüldüğü haberini okuyoruz gazetelerde.

   “Galiba perhizdeyiz, buyurun beyler Lahana turşusuna”

   Gariplikler yüreğimizi burkuyor.

  Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel