31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri iptal edildi. Zaten yılan hikayesine dönmüştü. Oyların açıklanmaya başladığı saatlerden itibaren son derece yolunda giden seçim açıklamaları, bir anda 13 saatlik bir veri akışının  kesilmesiyle herşey arap saçına dönüverdi. Geri kalan süreci zaten medyadan hepimiz takip ettik.

Bana göre AK Parti, ülke adına kendi elleriyle ama bilerek ama bilmeyerek yeni bir lider hazırlıyor. Daha düne kadar Beylikdüzü gibi bir yerde varlığından bir çok kişinin bile haberdar olmadığı bir belediye başkanı, şu an tüm Dünya siyasetinin bizi yakından takip etmesine sebep oluyor. Ne tesadüftür ki, ülkemizde ne zaman bir liderin önü demokratik olmayan sebeplerden dolayı kesilse, onun ilerde daha güzel ve daha büyük makamlara sahip olmasını sağlıyor. Her mağdur edilen siyasetçi, bir daha ki sefere daha güçlü ve daha iyi makamlarla geliyor. İmamoğlu da bunlardan biri. Şu an belki İstanbul elinden alındı ama önümüzdeki seçimlerde belki Milletvekili belki de Cumhurbaşkanlığı'nın kapısı zorlanacak. Bir zamanlar muhtar bile olamaz dedikleri Sayın ERDOĞAN'ın şimdi ülkemize Cumhurbaşkanı olmasını unutmayalım.

ANADOLU AJANSI GİBİ YSK DA KAFALARI KARIŞTIRDI

Biliyorsunuz gerekçe olarak, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) kararını, sandık kurulu başkan ve üyelerinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması nedeniyle aldığını açıklamıştı. Peki sadece İstanbul'da mı durum böyleydi? Bu hata veya bu gözden kaçmış durum, ülkenin her tarafında yaşanmadı mı? Elbette yaşandı. Neden sadece İstanbul? 

 YSK İstanbul'da seçimin iptal olmasına sebep olan bu durumun başka illerde de olma ihtimalini araştırdı mı acaba? Hatta konuyu biraz daha ileri taşıyalım. Son 17 yıldır yapılan seçimlerin de bir analizi yapıldı mı? Bu seçimlerde de acaba aynı senaryolar yaşandı mı? Bu konuda sorulacak o kadar soru var ki.

DEMOKRASİ SINAVINDA YİNE SINIFTA KALDIK

Batı medyasının ve gelişmiş ülkelerin, yine ağzına sakız olmaktan öteye geçemedik ülke olarak. Yine kendimize, bir yerel seçimi bile yapmaktan acizler yaftasını yüzümüze vurdurduk. Dünya'nın her ülkesinde seçimler oluyor. En gelişmişinden tutun en geride kalmış ülkelere kadar, ama hiç birinde bizim yaşadığımız senaryolar ve oy çalmalar yaşanmıyor. Bu ülkelerde demek ki demokrasi o kadar gelişmiş. Ve halk, kim kazanırsa kazansın demokrasinin gereğini yapmaktan başka bir yola baş vurmamıştır.

BU SEFER MAĞDUR ROLÜNÜ İMAMOĞLU OYNAYACAK

Daha önceki seçimlere bakılırsa, YSK'nın kimin kazandığını açıkladığı seçimlerin tekrar edilmesine çok şahit olmuyorduk. Şu an YSK tarafından başkanlığı açıklanmış ve sonrasında iptal edilmiş bir durum var. İmamoğlu, bu kez mağdur tarafta olacak. Halka, kazandığı seçimin ve başkanlığın anasının ak sütü gibi helal olduğunu vurgulayacak. Aslında kısa bir süre başkanlık yapmasına karşın, ne AK Parti'lilerin ne de diğer partililerin gözünde bir antipati uyandırmadı İmamoğlu. Hatta İsatanbullu onun samimi ve kucaklayan taraflarını gördü ve ona inandı. O da demokrasi adına düştüğü bu durumu, İstanbul seçmenine en iyi şekilde anlatacak ve mağdur edildiğini, kazandığı seçimin elinden alınarak, İstanbul seçmeninin hakkına ipotek konduğunu anlatacak.

PEKİ  BU ŞARTLARDA AK PARTİ SEÇİMİ KAZANSAYDI

Evet biraz empati kuralım. Aynı şartlar altında ve aynı sonuçlarla hatta iptal gerekçesinin sebebine kadar bu seçimi Ekrem İmamoğlu değil de, Binali Yıldırım kazansaydı ne olurdu? Yine mazbatanın verilmesi bu kadar uzun sürer miydi? Ya da kazanılmış bir seçim, hele hele İstanbul gibi 40 milyar bütçesi olan bir şehirden bu kadar kolay vazgeçilir miydi? YSK, 16 milyon seçmenin hakkına girme vebali konusunda aynı hassasiyeti gösterebilir miydi? Ya da üzerinde ki baskıları bir yana bırakıp, en adil kararı vermek için savaşır mıydı? 

Gelin plağın diğer tarafına bakalım biraz. Hadi seçimler yenilendi ve kazanan AK Parti oldu. Aradaki oy farkı da diyelim 10 bin. Aynı senaryoyu yaşamak ve seçimin iptal edilmesini istemeyecek mi CHP.? Bu durum bundan sonra yapılacak her seçimin kaybeden taraf için hemen itirazlar doğuracağı ve seçimin yenilenmesini isteyeceği aşikardır. İtirazlar, seçim yenilemeler, tekrar saymalar bu nereye kadar devam edecek? Tüsiad başkanının dediği gibi, " Tam ekonomiye dönmüşken bu seçimin iptal edilmesi ve yeni seçim kararı ekonomi dinamiklerimizin bozulmasına sebep oldu " açıklaması ekonomik açıdan seçimlerin yenilenmesinin ekonomik zorluklarını anlatmadı mı? Ekonomik veriler, işsizlik, enflasyon, girdi maliyetleri, dış borçlar, döviz kurları almış başını gidiyorken seçim yapmak, yine bir yara yine bir kayıptan başka bir şey değil mi?

Sözün özü şu ki ülkemiz, demokrasi adına bir arpa boyu yol almamış ve demokratikleşme yolunda hiç bir mesafe katetmemiştir.

Saygılar

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel